Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
FARK YARATMAK

Yaratıcılık

8 Mayıs 2012 , Salı 17:41
Yaratıcılık
dilekc69@gmail.com

Sürekli değişim ve rekabetin egemen olduğu bir dünyada yaşamımızı sürdürmek zorundayız. Böyle bir ortamda, karşılaştığımız sorunlara çözüm yolları bulabilmek, ancak  yaratıcı düşüncenin geliştirilmesi ile mümkün olabilmekte. Yaratıcılık, hayatın her alanında karşımıza çıkan ve insan yaşamının ve gelişiminin tüm yönlerinin temelini oluşturan bir olgu. Günümüzde herkesin aklına gelebilecek bir çözüm, hiç kimseye ilginç gelmiyor ve kişiyi veya kurumu farklılaştırmıyor.

Peki nedir yaratıcılık? En basit tanımıyla; gözümüzün önünde olan şeyleri bize farklı bir bakış açısıyla gösteren,önümüze birçok yolu açan, herkeste belli bir oranda olan ve geliştirilebilen bir yetenek yaratıcılık. Belli bir hedefe yönelik olan yaratıcılık süreci sonucunda, genellikle, sözel ya da sözel olmayan, somut ya da soyut değişik bir  nesne ya da düşünce ortaya çıkmakta. Yaratıcılık olanı olduğu gibi kabul etmek yerine sorgulamak ve odaklanılan konu ile ilgili yeni önerilerde bulunmaktır. Daha önce aralarında ilişki kurulmamış nesneler ya da düşünceler arasında bir ilişkinin kurulmasıdır. Alışa gelinenin ve  bilinenin dışında farklı, yeni, özgün olmak, problemi tesbit etmek, farklı çözüm yollarından giderek yeni sonuçlar çıkarmaktır.

Yaratıcılık, insan beyninin aldığı dürtüler sonucunda ortaya çıkmakta ve bu dürtüleri sağlayan uyarıcıların etkisi de insandan insana farklılık göstermektedir. Yaratıcılık doğuştan herkeste olan bir yetenektir aslında. En yaratıcı kişiler ise hiç kuşkusuz çocuklar. Çünkü onlar o yaşlarda, hayatın onlara sunduğu dayatmalarla henüz karşılaşmadıkları için kendi bakış açılarını daha özgür ifade edebiliyorlar. Ama genelde büyüdükçe ve çeşitli önyargıları kazanmaya başladıkça çocukların yaratıcılıkları da azalmaya başlıyor. İşte bu noktada iş kişinin kendisine düşüyor. Bu durumda bazılarımız yaşamımız boyunca yaratıcılığımızı köreltirken, bazılarımız da geliştirebiliyor.

Yaratıcılığı geliştirme konusunun tartışıldığı bir toplantıda Fordham Üniversitesi’nden Profesör ve Psikolog, John HOUTZ; “Yaratıcılığın durup dururken size gelmesini beklemeyin. Yaratıcı insanlar üretkendirler. İşe yaramayan bir sürü fikirleri olabilir. Önemli olan birçok fikre sahip olmaktır.” diyerek  yaratıcılığın üretkenlikle ortaya çıktığına dikkat çekti. Profesör HOUTZ, yaratıcı insanın başarısızlığı yeni bir fırsat olarak gördüğünü söylüyor. Daha da ileri giderek, başarısızlık, direkt olarak yaratıcılığı etkiliyor. Çünkü başaramayan biri, başka bir yol denemek zorundadır diyor.

Aynı toplantıya katılan; yaratıcılıkla ilgili bir çok kitabı olan, Psychology Today Dergisi’nin eski editörü Robert Epstein’e göre yaratıcılık, adım adım öğretilebilen ve öğrenilebilen bir süreç. Epstein, her küçük çocuğun yaratıcılığını düşler kurarak, yetişkinlere gereksiz gibi görünen sorular sorarak ve daha birçok yolla açığa çıkardığından bahsediyor. Yani aslında hayata başlarken her kişi kendi yetenekleri doğrultusunda, eşit yaratıcılık potansiyeline sahip. Fakat okul hayatı çocukların o anki derse odaklanmak zorunda olmaları, bu şansı ortadan kaldırıyor. Böyle olunca da zihin kendini yeni fikirleri ortaya çıkarma olasılığına kapatıyor diyor.

Aslında birçok insan “yaratıcı olmak için zamanım yok” inancına kapılıp hata ediyor. Oysaki hepimizin bunun için ara sıra mola vermeliyiz. Bir an durup  kendi düşüncelerimize dikkat etmek, onları korumak, kaydetmek bile aslında yaratıcılık için çok çok önemli bir adım. Yine aynı toplantıda Robert Epstein  bu konuda Salvador Dali ile ilgili bir örnek veriyor. Salvador Dali küçük araları  sanatı adına yeni fikirler yaratmak için kullanırmış. Divanında uzanırken elinde bir kaşık tutar, yere de bir tabak koyarmış. Uykuya daldığı anda kaşık elinden düşer, tabağa çarpar, çıkan ses de Dali’nin uyanmasını sağlarmış. Hemen bu anda eline fırçayı alır, yarı uykulu gördüğü enteresan imgeleri çizmeye başlarmış. Thomas Edison da buluşları için fikir bulmak amacıyla buna benzer bir teknik kullanırmış.

Sürdürülebilir bir gelişme ve başarı hedefleyen iletişimciler de mutlaka yeni, farklı projeler üreterek yaratıcı olmak zorundalar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu ise yaratıcılığı, yapılan projenin hedef kitlesi ve mesajı ile buluşturmak. Hedef kitlesinde doğru algılanmayan ve hedef kitleyi istenilen iş sonuçlarıyla buluşturmayan  yaratıcı çalışmanın hiç bir önemi yok. Çünkü yaratıcılık ancak iş sonuçlarımızla örtüştüğü ve hedef kitlemizde beklentilerimiz doğrultusunda bir davranış değişikliği yaptığı sürece anlam kazanıyor.

Kısacası gelecekte özgün ve yaratıcı fikirlerini iş sonuçları ile buluşturanlar bir adım öne geçecek. İletişimde fark yaratacağınız, yaratıcılık dolu günler dilerim…

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Yorum Yazın

Yazarın Diğer Yazıları