Kişisel gelişim, iletişim uzmanı, yazar, Dale Carnegie’nin çok sevdiğim bir sözü vardır; “Bir insanın yüzünde taşıdığı ifade;Sırtında taşıdığı elbiseden mühimdir.” Yansıttığımız ifade bizi anlattığı için karşımızdaki kişilerle kuracağımız iletişimde son derece önemlidir de aynı zamanda.
Yüzümüz bizim markamızdır. Dışarıda yarattığımız ilk izlenim sözcüklerden çok ifademiz ve beden dilimizle karşı tarafta anlam bulur. İstediğimiz kadar konumuzda en iyi bilgiye sahip olalım, üzerimizde en güzel, en kaliteli giysiler olsun, yüzümüzdeki ifade olumsuzsa karşı taraf için akılda kalan daima bu görüntü olacaktır.İnsanların birbiri ile karşılaştıkları ilk 30 saniye çok önemlidir. İki tarafta birbirleri hakkında %80 kararını o anda verir vemalesef ilk izlenim kolay kolay dadeğişmez. İnsanlara kendimizi nasıl ifade ettiğimiz, onlara nasıl baktığımız, nasıl tokalaştığımız, toplantılarda, iş yemeklerinde insanlara nasıl davrandığımız kişisel imajımızı da oluşturur.
Özellikle üst düzey yöneticiler, müşteri ilişkilerinde çalışanlar, iletişim sektöründeki kişiler, görsel sanatlardaçalışanlar (sinema, tiyatro, TV), politikacılar, pazarlamacılar, insan kaynaklarında, kişisel gelişim alanında çalışanlar ve psikologların yüzlerinde taşıdıkları ifadeye ve beden dillerine iki kat fazla dikkat etmeleri gerekir. Çünkü bu kişiler bir markanın, bir firmanın dışarıda görünen yüzleri olmanın yanı sıra yaptıkları işler aracılığı ile insanlarla birebir iletişim de kurmak zorundadır. Bu nedenle samimi, içten bir ilgiyle gülümseyerek insanlarla iletişime geçmek bu meslekleri yapan kişilerin birinci önceliklerden biri olmalıdır.Eski bir Çin sözü “Tebessüm etmesini bilmeyen dükkan açmasın!” der. Ancak göstermelik olarak takınılantebessümün samimiyetsizliğinin de mutlaka anlaşılacağı unutulmamalıdır.
Beden dili karşımızdakileri doğru bir şekilde anlamanın ve kendimizi anlaşılır şekilde ifade edebilmenin en sağlıklı aracıdır. Bu konuda yapılan araştırmalara göre, insanların yüz yüze kurdukları ilişkide, kelimeler %10, ses tonu %30, beden dili %60 önem taşır. İnsanların normal konuşma hızı dakikada ortalama 100-120 kelimedir. Aynı süre içinde ortalama bir insan yaklaşık 800 kelime düşünür. Düşüncenin hızına dil yetişemez.Beden dili işte bu söze dökülemeyen düşünce ve duyguların dışa vurum şeklidir.
"Ruhun gizemi bedenin hareketleri ile açığa çıkar" der Michelangelo. Karşımızdaki kişilerin beden hareketleri, insanlarla aralarına koydukları mesafeler ve seslerini kullanışları onların düşünceleri ile ilgili önemli ipuçları verir bize. Bunlara bakarak karşımızdaki kişiler için bir takım kararlar veririz. Nasıl durduğumuz, oturduğumuz, gözümüzdeki ifade, mimiklerimiz, jestlerimiz, ellerimizin ve bacaklarımızın konumu çok önemli… Bunların hepsi kişinin o anki ruh hali ile ilgili bilgiler verir bizlere. Bazen bir bakış, bir hareket söylenenden çok daha fazlasını ifade eder. Beden dilimizde istemeden yaptığımız bir hareket biz söylemesek de karşımızdaki kişiye neler hissettiğimizi bağırarak anlatır adeta.
Eğer yüzümüzdeki ifadeye ve beden diline dikkat etmiyor veya kullanmaya gerek duymuyorsak, karşımızdakilerin vermek istediğimiz mesajı değil, onların kendi zihinlerinin sözcüklere yüklediği anlamlardan türettiği mesajları algılamalarını da peşin olarak kabul etmek zorunda kalırız.Bu nedenle iletişim kazalarına maruz kalmamak için yüzümüzdeki ifadeye ve beden dilimize dikkat etmek zorundayız.
Karşımızdakilere yansıttığımız duygular bize çoğalarak geri döner. Her nerede olursak olalım hepimiz birbirimizin aynasıyız aslında. Ancak bizde var olanı ve görüneni yansıtırız. Kendimize dönüp, içimizdeki güzelliği keşfetmişsek eğer, karşımızdakini de güzel görür, onun için iyi şeyler düşünürüz. Bu nedenle iyi bir iletişim için dışa yansıttığımız en güzel ifade gülen gözlerimizle neşe olmalı. Üzerimize giydiğimiz en hoş elbisemiz de içten gelen, gerçek, samimi, sevecen bir tebessüm. Beden dilinizle fark yaratacağınız iletişim dolu günler dilerim...
