Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
STRATEJİ

Risk değerlendirmesini neden sevmiyoruz?

8 Ekim 2014 , Çarşamba 09:08
Risk değerlendirmesini neden sevmiyoruz?
hakan@senbir.gs

Bugüne dek deneyimlerim kurumsal düzeyde risk değerlendirmesi (risk assessment) yapmanın pek sevilmediğini göstermiştir. Aslında temel kuralları son derece basit olan risk değerlendirme, ülkemizde değil uygulamak, konuşulmasından bile hoşlanılmayan bir konudur. Aslında kültürümüzde, risk değerlendirmesi sadece kurumsal düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal ve kişisel düzeyde de pek dikkate alınmaz. Toplumu ilgilendiren pek çok alanda muhtemel riskler göz önüne alınmamakta, bu riskler gerçekleştiğinde ne yapılacağı hazır bir paket olarak sunulmamaktadır. Aynı şekilde kişilerin de kendi hayatlarını ilgilendiren bir risk değerlendirmesi yapmadıklarını görürüz. Borca giren pek çok kurum ve kişi, borcu süresince gelirinin akar nitelikte olacağını varsayar; gelirlerini kaybettiğinde varlıklarının borcunu ödeme oranı diye bir “rasyo” ise asla hayatında yer etmez. Oysa risk değerlendirme, matematiği biraz yaşamına katmış olan bir kurum ve/veya kişi için son derece kolaydır.

Risk değerlendirmenin ilk adımı, “kurumumu, yaşadığım mahalleyi, ailemi, kendimi ilgilendiren risk faktörler nelerdir?” sorusu ile başlar. Bu sorunun cevabı olan tüm riskler, nedensellikleriyle beraber listelenir.

İkinci adım, x eksenine bu risklerin gerçekleşme ihtimallerini koymaktır. Düşük, orta ve yüksek şeklinde basit üçlü bir değerlendirme bile başlangıç için yeterlidir. Ardından y eksenine, gerçekleşme durumunda bu riskin yaratacağı etkiyi tahmini olarak koymak gerekir. Bu durumda ortaya kabaca aşağıdaki tablo çıkacaktır.

Belirlenen riskler çok çeşitli olabilir. İyi bir ekip çalışmasıyla her işe ve sektöre yönelik olarak farklı riskler ortaya konacaktır. Öncelikle, kolaylık olması açısından riskler gruplandırılabilir. Örneğin küresel riskler, ülke riskleri, sektör riskleri, kurum riskleri, kişisel riskler gibi... Bu grupların altında belirlenecek risklerle beraber tüm riskler adı ve gerekçeleriyle ortaya konmuş olacaktır. Ardından tüm risklerin teker teker hangi İHTİMAL-ETKİ grubuna dahil olduğu tabloda yerine konur: YÜKSEK İHTİMAL - YÜKSEK ETKİ, ORTA İHTİMAL - YÜKSEK ETKİ, DÜŞÜK İHTİMAL - DÜŞÜK ETKİ gibi. Bunun sonucunda birincil, ikincil ve üçüncül derecede yönetilmesi gereken riskler belirlenir.

Görüldüğü gibi, risk değerlendirme yapmak hiç de zor değildir. Bu yaklaşımı çalışma biçimi haline getirmek için sigorta şirketlerinin ya da bankaların yönettiği türden kapsamlı-karmaşık yöntemleri bilmeye gerek yoktur aslında. Sadece yukarıda anlattığım türden bir yaklaşım bile, çoğu şirket ve marka için hayat kurtarır. Ancak nafile! Ülkemizde çoğu kurum “risk değerlendirme” diye bir kavramı kale almaz. Bu kavramı hayatına dahil eden kurumların risk yönetim anlayışı ise, ekonomik temelli riskli sonuçlar gerçekleştiğinde bunu nasıl yönetecekleri ile ilgilidir (Tabii, buna da şükür!)

Çevrenizdeki kurum ve kişilerde bunu gözlemleyin. Pek çok kurumun onaylanmış bir dönemsel risk değerlendirme (risk assessment) raporunun olmadığını göreceksiniz. Onaylanmış olmasından da vazgeçtim; kağıt üzerinde risk analizinin yapıldığı, bu risklerin gerçekleşme tahminlerinin ve yaratacağı etkilerin ortaya konduğu ve bu riskler gerçekleştiğinde yapılması gerekenlerin belirlendiği bir raporu çok az sayıda şirkette görebilirsiniz.

Risk değerlendirmesini sevmiyoruz. Bunda “kader” anlayışını okuyuş biçimimizin de rolü büyüktür şüphesiz. Bugüne de yüzlerce iş ve pazarlama planı gördüm ama risk değerlendirmesi yapılmış olan sayısı yüzde onu geçmedi. Şirketlerimizderisk değerlendirmesini rutin bir model, yeni bir normal haline getirmeli, riskleri konuşmaktan ve yönetmekten çekinmemeliyiz. Yazımın başında da söylediğim gibi, risk değerlendirme, matematiği biraz yaşam anlayışı olarak almış bir kurum ya da kişi için son derece kolaydır. Yeter ki bu, kültürümüzün bir parçası olsun.

 

Hakan Senbir Twitter hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın

Hakan Senbir Facebook hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
Yorum Yazın

Yazarın Diğer Yazıları