Bilim insanları ispatlamış; alışkanlıklarını dönüştürmek için gereken bilimsel süre 21 tekrar yani 21 gün!
Ben bu 21 gün felsefesini hayatımda çok uygularım ve işe yaradığını da deneyimlerim. İlk olarak beş sene önce, sağlıklı yaşam konularında uzmanlaşırken, içtiğim çaya attığım tek bir şekerden kurtulmakla başladım. Kendimi 21 günlük disipline sokmadan önce çayı sanki asla şekersiz içemem gibi gelirdi. 21 gün kendimi tuttum; şeker kullanmadım ve sonuç: 21 gün sonra damak tadım değişmiş, çayı şekersiz içmekle kalmayıp yarım şeker atsam bile şerbet tadı hissine kapılan, yeni bir Ece olmuştum!
Hadi ben 30’lu yaşlarında genç biriydim; ya 60 küsür yaşlarındaki babam? O da benden sonra aynı 21 gün şekersiz yaşamı uyguladı ve o da çayına artık şeker atmıyor; atamıyor.
O dönem çıkardığım kitaplardan biri olan “21 Günde İyi Hisset”te sağlıklı yaşam alışkanlığı edinmek, spora başlamak ve dengeli beslenmek için ipuçlarını yazmıştım. Gün geçtikçe sosyal medyada da bu pozitif mesajlara devam ettim ve takipçilerim artan ilgileriyle bana yaklaştı.
Benimle spor yapmak, enerjik yaşamak isteyen birçok insanın artık talebini geri çevirmeyerek, şimdilik sadece İstanbul’da 21 günlük bir fitleşme ve zayıflama kampı başlattım. Sağlıklı beslenme felsefesini zihinlerine iyice işlediğim, haftada birkaç gün beraber spor yaptığımız, düzenli yağ-kas ölçümlerini aldığımız, 21 gün boyunca kapılarına teslim ettiğimiz sağlıklı yemekler ile çok etkili bir dönüşüm programı oldu. Her ay yeni bir grupla devam etmeyi düşünüyorum.
Kampıma kimler katılmak istiyor diye düşünürken gelen emaillerden kendimce bir profil çıkardım. Instagram’dan ve diğer sosyal medya kanallarımdaki duyurulardan görüp yazanlar arasında yüzde 99’a yakını tahmin edersiniz ki kadın! Kadınlar zayıflamaya, incelmeye, fitleşmeye erkeklerden daha çok önem veriyor ve bu konuda adım atmaya daha kararlılar.
Instagram’dan genelde daha genç bir kesim hevesle mail atıp bilgi istiyor ama programın ücretini öğrenince “para biriktirmem lazım” deyip çekiliyor.
Parası olup, üstelik cemiyet dergilerinde boy göstermeye meraklı bir kesim de ücrete takılmayıp işin spor kısmına üşeniyor. Yemeklerin hazır bir şekilde kapılarına teslim edilmesi harika ama iş yürümeye gelince “yürümeden olmaz mı?” diye sihirli değnek etkisi isteyenler oluyor. “Sizin gibi incenik fit olmayı çok istiyorum” cümlesini de mutlaka ekliyorlar.
Büyük çoğunluğu ise, kurumsal şirketlerde çalışan kadınlar oluşturuyor. Üstelik iş emaillerinden gönderecek kadar da açıklar. Çalışma saatlerini özellikle belirterek, çalışanlar için nasıl esneklik sağlayabileceğimizi soruyorlar. Bence en ciddi ilgilenen kesim, profesyonel çalışanlar.
İlk grubuma daha çok, çalışma saatleri esnek veya maddi durumu iyi, sosyal evhanımları katıldı. Çok da başarılı sonuçlar elde ettik. Her biri ortalama 4 kg yağdan sağlıkla kilo verdiler. Ve en önemlisi, sağlıklı beslenme ve spor alışkanlığı edindiler.
Ancak, genel hissiyatım şu ki, sağlıklı ve fit olmayı insanların bilinçaltı belirliyor. Eğer gerçekten bir şeyi isterseniz – diyelim ki bu fit olmak – onun için gerçekten işe yarar birşeyler yapmaya zaman ve para ayırırsınız. Yoksa birden heyecanlanıp başvuranların kampın başlamasına birkaç gün kala vazgeçmelerini açıklamak pek mümkün değil. Üstelik bazıları daha çok parayı, işe yaramayan geçici vaadlerde arayarak, sadece yemekten keserek diyetisyenle veya kendince diyet yapıp ya da cihazların bu işi onlar yerine yapabileceğine inanarak, harcıyor ne yazık ki.
Sonuç; kendinizi seviyorsanız, kendinize- ruh ve bedeninize- saygınız varsa, sağlıklı olmak için mantıklı adımlar mutlaka atarsınız. Ve bunun için emek verirsiniz; bizler gibi…
Sevgiyle…
Ece Vahapoğlu
Ece Vahapoğlu Facebook hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
Ece Vahapoğlu LinkedIn hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
