1 Mayıs izinli pazarlama için milat gibi bir tarih. Bir süredir farklı yöntemlerle kızdığımız, sinirlendiğimiz bu sebeple de bence bu şirketlerdeki pazarlamacıların başarısızlıklarından başka bir şey olmayan spam SMS’ler tarihin tozlu raflarına karışıyor gibi görünüyor.
Tabii bu spam’ler için geçerli. Ciddi markalar dijital veya ıslak imza ile izin aldıkları müşterilerine SMS atmaya devam edecekler. Tabii bu sefer de markalar için ıslak imza veya dijital ortamda izin alma yarışı başladı. Ben bu yazımda izin almaya çalışan firmaları hem yöntemleri hem de alış mecraları ile anlatacağım.
İlk garip hikayem Mudo’dan. İçeri girip bir alışveriş yaptım. Ödemesi sırasında kasiyer hanım Mudo kartım olup olmadığını sordu. Ben de sadakat kartlarına inanmadığımı bu yüzden umursamadığımı söyledim. Ancak aldığım ürünlerde yüzde 20 indirimin söz konusu olacağını söyleyince ben de cep telefonu numaramdan kartımı buldurdum. Bütün bilgilerimi düzeltip yeni bir kart için imzalamam gereken bir form olduğunu söyledi. Kasanın önünü meşgul etmemek için aceleyle imzaladım. Fakat o an bu formun aslında 1 Mayıs sonrası SMS atmakla ilgili olduğunu fark ettim. Dışarı çıktığımda yaptığım alışverişten yapılan 4 TL indirim için bütün bilgilerimi sattığımı fark ettim. Kendimi dolandırılmış hissettim. Mudo’ya bunu yakıştıramadım. Ancak her şey geçmişti. Muhtemelen yılda belki iki kere girdiğim Mudo’dan yüzlerce mesaj alacağım.
Bu aralar tabii sadece Mudo değil bütün markalar bu konuda çözümler arıyor.
Bana gelen en başarılı mail korkusuzca yazılmıştı. Dominos ayrılmak isterseniz şöyle yazın şu adrese gönderin sizi ayıralım demiş. Aslında burada da bir uyanıklık var. Ayrılma kapısını açarak, herkesi içerde tutmuş. Ama ben bunu cesur bir hareket olarak gördüğümü söylemeliyim. Sırf bu cesur hareketinden dolayı Dominos’dan ayrılmayacağım.
Benim beğendiğim ikinci mesaj yine aynı şekilde yazılmıştı. Pierre Cardin’den geliyor ve mesaj sisteminden ayrılma bilgisi içeriyordu.
Yıllar önce bütün pazarlama mesajlarında bu olsun diye konuşmuştuk ama o zaman SMS 160 karakterdi ve akıllı telefonlar olmadığı için link filan vermek mümkün değildi.
Ancak şunu unutmamak lazım, bildiğim kadarı ile mevzuat şöyle işliyor. Birisi bir mesajdan şikayetçi olunca göndericiden o müşterinin izinli ıslak imzalı formu isteniyor. Bu da alttaki yazıyı anlamsız kılıyor. Keşke bu markalar bu optout meselesini yıllar önce yapmış olsalardı da iş bu noktaya gelmeseydi.
Bana gelen mesajlar içinde en doğru ve en nazik olanı Vakko. Kutlamak lazım… Hem izin alıyor. Hem son derece nazik bir şekilde durumu anlatıyor.
Gerçi lüks tüketimin de zaten hakkı bu diyeceğim ama DemSa Group’tan veya Beymen’den böyle bir mesajı daha almış değilim. Demsa’dan son dakika garip bir mesaj gelirse hiç şaşırmam ama daha kurumsal olduğunu düşündüğüm Beymen nerede onu da bilemiyorum.
Geçenlerde bir itibar yarışmasında jüri olarak küçük bir markayı seçtiğimde herkese garip gelmişti. Ama itibarın büyüklük ve ciro ile alakası olmadığını düşünenlerdenim.
İşte iyi bir itibar örneği; yıllar önce gittiğim işkembeci mesaj atmış. Amaç net, zırt pırt mesaj atıp sıkmıyor sadece kendini hatırlatıyor.
Uyanıklar
Tabii atacağı SMS konusunda Dominos gibi cesaret gösteremeyen uyanıklar da var. Aşağıdaki mesaj eğer gittigidiyor.com’un ise uyanıklık diz boyu. Eğer onların değilse uyanıklığın karesi.
Bu arada benim uyanıklık konusunda gördüğüm en garip yapı Passolig. Banka kartı mı, spor kartı mı ne olduğu belli değil… Başa sona nokta koymak Messenger’da üstte olmak isteyen profillerin numarasıdır. Bu da ayrı bir komiklik. 4 günde bir mesaj, garip garip kampanyalar… Hani Passolig marka ise ne olduğu belli değil, değilse bizim bildiğimiz sporcu kimliği ise orası da ayrı bir garip.
Şuursuzlar
Birileri SMS kampanyası yapıyor biz de yapalım kitlesi. Bunların içinde en garibi, mesaj geliyor, sen ürüne ulaşmak için markanın söylediklerini yapıyorsun ama karşı taraf sana dönmüyor. Generali tam da böyle. Sigorta isterseniz formu doldurun size ulaşalım diyorlar. Formu dolduruyorum tık yok. SMS’e cevap veriyorum oradan da tık yok. Siteye girip mesaj atıyorum yine cevap yok. Tamam diyorum benimle galiba çalışmak istemiyorlar. Aradan iki gün geçiyor, bir mesaj daha. Hani ıssız bir adanın üstünde uçağınızla dolaşıyorsunuz aşağıda biri çırpınıyor, “beni kurtar” mesajları yazıyor siz merdiveni sallandırıyorsunuz ama gelen giden yok. “Beni kurtar” diye bağırmaya devam ediyor.
Garip mesajlar verip sonra başka bağlantı kurmayan markalar da bana garip geliyor. Şu an sizin için Kalbur Et’i buldum. Şirket bir erkeğe dünya kadınlar gününde mesaj atmış ama sonra başka hiçbir şey yollamamış. Ne satıyor kim bilir?
Bir de nereden kim olduğunu bilmediğim, hatta ne tanıttıklarını da anlamadığım çok acayip bir kitle var. Bazılarının İstanbul’da olduğundan bile şüpheliyim. Herhalde harcayacak fazla paraları var diye düşünüyorum. Hele bavul.com inanılmaz. Ne olduklarını bile bilemiyorum.
Tabii izinli pazarlamanın kötülerinden yani izinsiz hatta arsız pazarlamadan bahsedeceksek üye kazanımı için markasının itibarını ayaklar altına alan, 1 Mayıs’taki gelişmelerin belki de sebebi olan dijital televizyon platformlarını unutmak doğru olmaz. Burada Digiturk ve Dsmart itibarsızlaşma noktasında kıran kırana mücadele ediyor.
Sırada ne var
Yeni yasa ile birlikte izinsiz pazarlamadan kurtulacağını zannedenler IVR teröründen haberdar değiller. Aynen korku filmi sonu gibi… Her şey bitiyor, rahat bir nefes alıyoruz… Sessizlik… Her şey yolunda gibi duruyor… Sonra telefon çalıyor…. Korku yeni seriden devam ediyor.
Atıf Ünaldı Twitter hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
Atıf Ünaldı Facebook hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
