Bengi.Vargul@tav.aero
Sosyal bilimlerin farklı alanlarında olduğu gibi iletişim bilimlerinde de, terimlerin çevirisinde Türkçe'nin zorlandığı durumlar sıklıkla yaşanıyor. Bir örnek de “çalışan bağlılığı” olarak çevirip yaygın şekilde kullandığımız employee engagement.
Konu önemli, çünkü artık çalışanları, özellikle de yetenekleri kendisine bağlamak için şirketlerin de onlara bağlanması gerekiyor. Tek taraflı bir bağlılıktan çok karşılıklı bir ilişkiden bahsetmeliyiz.
Dolayısıyla, şirketlerin çalışanlarıyla eskisine göre daha fazla konuşması, ilişkiye ve iletişime geçmesi gerekiyor. Kurumsal iletişimcilerin bu alandaki sorumluluğu artıyor.
Globalde önde gelen danışmanlık şirketlerinden biri olan CEB geçen yıl dünyanın her yerinden 9000 çalışanla gerçekleştirdiği çalışmanın sonuçları ilgi çekici:
· Çalışanların sadece üçte biri şirketleri hakkında farklı kaynaklardan gelen ya da edindikleri bilgilerin tutarlı ya da çok tutarlı olduğunu söylüyor.
· Çalışanların üçte ikisi, CEO/üst yönetimden gelen mesajların sadece yarısı ya da daha azının kendi rolleri/ekipleri için anlamlı olduğunu belirtiyor.
· Katılımcıların sadece yüzde 12,3’ü varolan iletişim kanalları üzerinden kolay ya da çok kolay bir şekilde geri bildirim verebildiklerini ekliyor.
Kurumsal iletişimin, rekabetin arttığı koşullarda, çoğu zaman şirketlerin sürdürülebilirliği açısından elzem bir rol üstlenen yeteneklerini tutabilmek için daha fazla sorumluluk üstleneceğini şimdiden öngörebiliyoruz.
Bengi Vargül Twitter hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın
Bengi Vargül LinkedIn hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın