hansin@hansin.net
Ekonomik büyüme odaklı mevcut kalkınma modelinin çalışmadığı artık su götürmez bir gerçek. Çevre ve toplum için olsun, ekonomi için olsun sürdürülebilirliği olmayan bu sistemin bir an önce değiştirilmesi gerekiyor. İnsanı ve gezegeni merkeze alan sürdürülebilir kalkınma modelleri bir an önce hayata geçirilmeli.
Bazılarının iddiasının aksine, yeşil ekonomiye geçiş iş olanaklarını yok etmez. Doğru politikalar uygulandığında milyonlarca yeni iş alanları yaratılabilir. Şimdiden sadece Avrupa'da 14 milyondan fazla yeşil iş imkanları oluşturulmuş durumda. Tasarım, imalat, tesis, operasyon, sürdürülebilir üretim ve nakliye, yalıtım dönüşümü, bakım ve geri dönüşüm alanlarında, sürdürülebilir ulaşım çözümleri, biyokütle, rüzgar, güneş, jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklarla enerji üretimi, sürdürülebilir balıkçılık ve ormancılık uygulamaları ve enerji verimliliği dönüşümü gibi çalışmaları da içine alan birçok alanda oluşturulan işlerle yeni bir Yeşil Yaka çalışanlar grubu oluşuyor. Bu yeşil yakalı sektör süratle büyüyor ve gelişiyor. Yeşil işler Amerika'da şu anda en büyük beşinci pazar sektörü haline gelmiş durumda.
Ancak, bu sektörün yoksulları ve ekonomik yaşamdan dışlanmış diğer kesimleri kapsayarak geliştiğini iddia edemeyiz. Doğru politikalarla desteklenmedikçe yeşil ekonomiye dönüşüm otomatik olarak yoksulluğu önlemiyor ve toplumsal eşitlik ortamı sağlamıyor.
Küresel çapta yaklaşık 4 milyar kişi formel ekonominin dışında kalmış durumda. Gelir piramidinin tabanını oluşturulan bu kesimin yeni iş imkanlarından faydalanabilmesi için ek önlemlerin alınması gerekiyor. Yeşil ekonomi, çevre ve insan arasındaki ilişkiler bütününü ele alan kapsayıcı ve yoksulluğu giderici politikalarla desteklenmelidir. Özünde bir yeşil yatırım, şirketin temel faaliyet konusu ve kalkınma hedefleri arasındaki sinerjiyi güçlendiren kapsayıcı bir iş modelinden oluşması gerekmektedir. İnsan ve çevre ilişkisi kurulmamış yeşil iş alanları sürdürülebilir çözümler bulmaktan uzak kalacaktır. Öte yandan, kapsayıcı iş modelleri hem işletmeler için değer yaratmakta hem de sürdürülebilir insani kalkınma hedeflerine ulaşmayı hızlandırmaktadır.
Yoksulları hem üretici, tedarikçi ve çalışan olarak, hem de onların ihtiyaçlarına çözüm sağlanan tüketici olarak ele alan kapsayıcı iş modellerini benimseyen şirketler, artan kârlılık, yeni pazarlar yaratmak, girişimciliği sağlamak, istihdamı nitelik ve niceliğini arttırmak, değer zincirlerini güçlendirmek gibi olumlu sonuçlara ulaşabiliyor.
Burada kamuya da büyük bir rol düşüyor. Doğru politikalarla yeşil ve kapsayıcı yatırımların teşvik edilmesi o yatırımların küresel rekabette de gücünü artıracak, milyonlarca işsize yeni iş imkanları oluşturulacaktır.
Yeşil ekonomiye geçiş doğru bir şekilde başarılırsa dünya tarihinde hiç görülmemiş bir fırsat kapıda bekliyor. Eşitlikçi, kapsayıcı, insanı ve çevreyi merkeze alan kalkınma modelleriyle gezegenimizi ve geleceğimizi kurtarmak için tek şansımız kaldı ve zaman hızla daralıyor. Mühendisler, mimarlar, iletişimciler, yatırımcılar, yöneticiler, işçiler, finansçılar, insan kaynakları yöneticileri, eğitmenler... Hepimizin yapabileceği ve yapması gereken görevler var. Sizleri yeşil yaka olmaya davet ediyorum.
