Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
DEĞER YARATMAK

2023

3 Eylül 2013 , Salı 15:07
2023
hansin@hansin.net

Türkiye 100. yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme gibi iddialı bir hedef peşinde. İyimser bir tahminle, kişi başına düşen gelirin şimdikinin iki buçuk katına çıkması, yani ortalama olarak yıllık %9’luk bir büyümeyi yakalaması gerekiyor. Türk lirasının bir miktar değerleneceği ve ABD dolarının yaşayacağı enflasyonu göz önünde bulundurduğumuzda, bu büyümenin yıllık olarak en az %5’inin GSYİH artışından kaynaklanması gerekiyor. İç talebin yetersizliği göz önünde bulundurulduğunda, bu büyüme ancak ihracatın 500 milyar dolar gibi bir seviyeye çıkmasıyla desteklenebilir. Dış pazarlarla giderek daha artan şekilde entegre olan Türkiye ekonomisi iddiasını yakalamak için önemli atılımlar gerçekleştirmek zorunda. 
 
Türkiye’nin düşük gelirli statüden kurtulup “üst orta” gelir grubuna girmesi 55 yılını aldı. 2023’e kalan 10 yıllık sürede bir sıçrama yapıp gelişmiş ülkeler sınıfına girmesi için gerekli birçok unsur var. Makro-ekonomik düzenlemelerin sağladığı koşullar içinde ve düşük maliyetli işgücünün de sağladığı ivmelenmeyle düşük gelir grubundan orta gelir grubuna çıkmak nispeten daha kolaydır. Üst gelir grubuna çıkmak için bundan çok fazlası gerekiyor. Bunlardan birkaç tanesine kendi konumuz olan KSS bağlamında kısa kısa değinmek istiyorum:
 
Verimli kaynak yönetimi: Enerjide bir hayli dışa bağımlı Türkiye ekonomisinin hızlı büyümeyi gerçekleştirmesi için bu enerjiye olan dış bağımlılığını düşürmesi gerekiyor. Sürdürülebilir enerji kaynakları bakımından zengin bir coğrafyaya sahip Türkiye’nin vakit kaybetmeden biran önce rüzgar, güneş, jeotermal gibi doğa dostu ve sürdürülebilir enerji üretimini hızlandırıcı politikaları geliştirmeli ve çevreye zararı ve uzun vadede ekonomik maliyeti yüksek olduğu bilinen nükleer enerji planlarından vazgeçmelidir.
 
Kapsayıcı büyüme: Türkiye’nin genç nüfusu 2025 yılından sonra kapanacak önemli bir demografik fırsat penceresi sunuyor. İçinde bulunduğumuz dönemde çalışma yaşındaki nüfusun (15-65 arası) yüksek oranlı olması, işgücü verimlilik artışı için uygun bir ortam sağlıyor. 2025 yılından sonra yaşlı nüfus hızla artmaya başlayacak ve kaynakların giderek artan oranda sosyal güvenlik, sağlık hizmetleri, emeklilik gibi harcamalara ayrılması gerekecek. Bununla birlikte, yaklaşık 8 milyon engelli ekonomik yaşamın dışına itilmiş durumda ve çalışma yaşındaki kadınların sadece %31,2’si istihdam altında. Kadınların, gençlerin ve engellilerin işgücü katılımının bu oranda düşük olması, yıllık 1 trilyon doların üzerinde bir ekonomik kayıp demektir (kişi başına 30,000 dolarlık katma değer baz alındığında). Türkiye’nin tüm kurumlarının biran önce ekonominin dışında kalmış kişileri mesleki eğitim, girişimcilik becerileri geliştirme, ucuz yatırım finansmanına erişim ve diğer destek programlarıyla ekonomiye kazandırması gerekmektedir. 
 
Bilgi toplumuna erişim: Türkiye’nin üst gelir grubuna çıkmasının olmazsa olmaz koşullarından bir tanesi de teknoloji geliştirebilen bir ülke olması gerekliliğidir. Halen bilgisayar okuryazarlığının OECD içinde en düşük seviyelerde olduğu Türkiye’de altyapının yanı sıra üst yapıya da hızla destekte bulunulması gerekiyor. Katma değeri yüksek inovatif yatırımlar teşvik edilmelidir. Öncelikle yerel ihtiyaçların karşılanmasına dönük başlatılan elektronik hizmetler toplum nezdinde talebi kendiliğinden oluşturacak ve bilgisayar okuryazarlığının hızla gelişmesine katkıda bulunacak, iç taleple olgunlaşan yerel endüstri teknolojide küresel bir oyuncu olma yolunda adımlarını atacaktır. Özellikle mobil yazılım endüstrisinin geliştirilmesi için sağlam kamu-özel sektör işbirliklerine ihtiyaç duyuluyor. Nitelikli işgücünü oluşturmaya dönük gerçek ihtiyaca dönük mesleki eğitim programlarının geliştirilmesi gerekiyor.
 
Finansal bilinç: Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik çıkmazlarından bir tanesi de borç yüküdür. Tasarrufların düşüklüğü ve dış borç açığı gelecek için felaket senaryolarının kaynağını oluşturuyor. Akılcı bütçe yönetimi tüm bireylerin sahip olması gereken önemli bir yaşam becerisidir. Tasarrufların önemi, sorumlu borçlanma ve kredi kartı kullanımı, aile bütçesi yönetimi, borçlar hukuku, finansal yatırım araçları gibi önemli finansal okuryazarlık becerilerinin temel öğretimde sunulması gerekmektedir. Bu becerilerin ileriki yaşlarda da pekiştirilebileceği eğitim programlarının özellikle yeni aile kuracaklara ve iş başlatacaklara sağlanması sağlıklı bir ekonomik büyüme için şarttır.
 

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Yorum Yazın

Yazarın Diğer Yazıları