Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

Türkiye'yi anlama kılavuzu

18 Eylül 2012 , Salı 13:08
Türkiye'yi anlama kılavuzu

Sağlık-Çevre sosyal duyarlılık

  • Çevre kirliliği
  • Sivil Toplum Örgütleri
  • Enerji tasarrufu
  • Kurumsal sosyal sorumluluk
  • Organik besinler

21. yüzyılın yeni ihtiyacı; Doğayı insana karşı korumak

On dokuzuncu yüzyıla kadar, hiç sona ermeyen zorlu görev, insan soyunun ve çevresinin doğal etkenlere karşı korunmasıydı. Ama bu yüzyılda yeni bir ihtiyaç doğmuştur: Doğayı insana karşı korumak ” (Peter Drucker)

H ızla artan dünya nüfusu, hızlı endüstrileşme, plansız kentleşme, düşük maliyetli enerji üretimi çabaları, doğal kaynakların bilinçsiz kullanımı, nükleer denemeler, tarım ilaçları ve birçok farklı amaçla kullanılan kimyasallar... Çevre kirliliğine, ekosistemlerin bozulmasına yol açan insan kaynaklı bir sürü faktör... Bunların doğal sonucu olarak kirlenen hava, su ve toprak...

İnsanoğlu, ekosistemdeki diğer canlılarla iç içe yaşarken, refah uğruna, giderek doğanın dengesini bozmuş ve birçok geri dönüşü zor çevre tahribatına sebep olmuştur. Karşılaşılan çevre sorunlarının en önemli kaynağı hızlı nüfus artışıdır ki bu durum hızlı nüfus artışının gözlendiği ülkemizde çevre sorunlarının artacağının bariz göstergesidir.

Etkili ve geniş kapsamlı önlemler alınmaz ise yaşam şartlarımızın durmadan bozulmaya devam etmesi kaçınılmazdır. Önlem alınmaya başlanmasının ilk koşulu ise şüphesiz çevre bilincinin oluşmasıdır.

Araştırma bulguları ışığında toplumun, çevre kirliliğinin vardığı boyuttan korku duyduğu söylenebilir. Ancak bu korkular, halen bir kesimde duygu boyutunda hapsolmuş, bilincin oluşmasına katkıda bulunmamaktadır. “Doğa elden gidiyor” korkusu yaşayan bir grup, aynı zamanda “ben ne yapabilirim ki?” sorusunu sormayı dahi akıl etmez durumdadır.

Çevre bilinci olan birey, çevre kirliliğine karşı kendi etkinliğini kavrayan, kaynak kullanımında gelecek nesiller ve tüm insanlık için duyarlı bir tutum içerisinde olan sorumlu bireydir. Kadınların, belki de oluşumun onlara sunduğu “analık” kaygılarıyla çevreye karşı açık ara daha duyarlı oldukları görülmektedir. Cinsiyetler arası bu fark birçok çevre meselesinde karşımıza çıkmaktadır... Geri dönüşüm, kaynakların dikkatli kullanımı, doğaya zarar vermeyen ürünlerin tercihi...

Geri dönüşümün yaygınlaştırılmamış olması, cam, kâğıt, metalik maddelerin ve çevre kirliliği oluşturan plastik maddelerin ayrıştırılmasında sorunların yaşanmasına neden olmaktadır. Türkiye toplumunun yaklaşık yarısının geri dönüşüm konusunda pozitif bir tutum sergiliyor olması yeterli altyapı ile verimli bir geri dönüşüm sisteminin toplum tarafından kolaylıkla kabul edilebileceğinin de en yalın göstergesi.

Sürdürülebilir kalkınmayı, “bugünün gerekliliklerini, gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını gidermelerine engel olmadan karşılamak” şeklinde tanımlarsak, Türkiye toplumunun sürdürülebilir kalkınmaya destek olmaya hazır olduğunu vurgulamak elimizdeki verilerle hiç de yanlış olmaz. Erkeklerin %74’ü, kadınların ise %80’i kaynakları kullanma konusunda dikkatli olduğunu ifade ediyor.

Küresel ısınmayı önlemek için karbon salımlarının sınırlandırılmasının büyük önem arz ettiği bu dönemde Türkiye toplam karbondioksit salımında ilk sıralarda yer alıyor. Toplum olarak gerek endüstri bazında gerekse bireysel bazda alabileceğimiz birçok önlem var. Bireysel önlemler almaya toplu taşımayı daha çok tercih ederek, kullandığımız ürünler konusunda seçici olarak başlayabiliriz... Toplum bu konuda da oldukça temkinli olduğunu vurguluyor. Uygulamada nasıl? Bu da başka bir araştırma konusu sanırım...

Dünyanın herhangi bir yerinde çevreye verilen ciddi boyutlardaki zararın herkesin sorunu olduğu ve hepimizi tehdit ettiğini kabul etmedikçe, çevre konusunda hiç bir etkili önlem almamız mümkün değil. Toplumun büyük bir kısmı bu bilinç düzeyine ulaşmış gözüküyor. Sıra uygulamaları verimli bir şekilde hayat geçirmekte!

Özlem Hesapçı Sanaktekin

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi

  • Su, hava ve çevre kirliliği beni korkutuyor

Su, hava ve gıda kirliliği Türkiye insanını korkutuyor. Kadınlar bu konuda erkeklere göre daha duyarlı. Kadınların %72’si, erkeklerin ise %68’i su, hava ve çevre kirliliğinin kendilerini korkuttuğunu ifade ediyor.

  • Cam, kağıt, organik atıkları ayrı ayrı toplamak ve ayrı çöplere atmak gerekiyor

Cam, kağıt ve organik atıkları ayrı toplama ve ayrı çöplere atma bilinci güçlü. Özellikle kadınlar bu konuda daha duyarlı. Kadınlar bu konuya %60 önem verirken erkekler %54 önem veriyor. AB SES grubu da atıkları geri dönüşüme kazandırmaya diğer gruplardan daha fazla önem veriyor (%66). C1 grubunda bu oran %59 olurken, C2'de %57 ve DE'de %50.

  • Ürünlerin doğaya zarar vermemesine dikkat ediyorum

Kadınlar kullandıkları ürünlerin doğaya zarar vermemesine erkeklerden daha fazla dikkat ediyorlar. Kadınlar %67 oranında dikkat ederken, erkekler %63 dikkat ediyor.

  • Su ve elektrik tüketiminde dikkatli davranıyorum

Türkiye’de insanlar su ve elektrik tüketimini de daha dikkatli yapıyor. Özellikle kadınlar bu konuda daha duyarlı. Kadınlar %80 dikkat ederken, erkekler %74 dikkat ediyor.

  • GDO'lu ürün tüketmekten kaçınıyorum

Toplum, GDO’lu ürünler (genetiği değiştirilmiş organizmalar) tüketmekten kaçınıyor. Sosyal statü düştükçe GDO tüketimine karşı bilinç de azalıyor. Öte yandan organik ürünleri sık kullandığını söyleyenlerin oranı %39 olarak tespit ediliyor.

  • Nükleer santral kurulabilir

Ülkenin enerji ihtiyacını karşılamak için nükleer santraller kurulmasına erkekler daha sıcak bakıyor. Erkekler %38 oranında desteklerken, kadınlar %31 destek veriyor.

  • Hidroelektrik santralleri kurulabilir

Hidroelektrik santraller kurulmasına ise toplumun %23’ü olumlu bakarken, bu oran erkekler (%24) ve kadınlar (%22) arasında çok farklılaşmıyor.

  • Şirketler topluma karşı daha sorumlu davranmalı

Türkiye’de insanlar şirketlerin topluma karşı daha sorumlu davranmasını istiyor. Bu fikirde olanlar, erkekler arasında daha yaygın (%71). Şirketlerin spora ve sanata destek olması gerektiğini düşünenlerin oranı da %55 olarak tespit ediliyor.

  • Yardım kuruluşları topluma katkı yapıyor

Türk halkı yardım kuruluşlarının topluma büyük katkıda bulunduğunu düşünüyor. Kadınlarda bu oran %60 olurken, erkeklerde %58.

  • Sivil toplum kuruluşlarında görev alma isteği

Bütün bunlarla birlikte, erkeklerin sadece %37’si, kadınların da %42’si sivil toplum örgütlerinde görev almaya istekli olduğunu beyan ediyor.

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
PDF
Yorumlar
kısmer / 1 Aralık 2019 , Pazar 15:24
kıvırcık saçlıyım ve 3 ablamın saçıda kıvırcık
1.93 / 14 Ekim 2017 , Cumartesi 00:50
15 yaşındayım 1.93 üm boy olayı doğru
Yorum Yazın