Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

Türkiye'yi anlama kılavuzu

18 Eylül 2012 , Salı 13:08
Türkiye'yi anlama kılavuzu

Siyaset

  • Ekonomi
  • İç politika
  • Ortadoğu

Ekonomik ve siyasal gidişat konusunda tutumlar farklı

S on yıllarda giderek daha da popüler hale gelen “yaşam tarzları araştırmaları”, akademik dünyanın toplumu ve değişimi anlama/açıklama çabasının önemli araçlarından birisi konumuna yükseldi.

İçinde yaşadığımız uygarlık sistemi inanılmaz bir süratle evrilirken değerlerimizin, algılarımızın, kavramlarımızın, duygu ve düşünce sistematiğimizin bundan nasıl etkilendiğini tespit etmek akademik bir merak konusu olduğu kadar, piyasayı tanımlamaya çalışan ekonomik aktörler için de bir ilgi nesnesi.

Bu bakımdan bir sosyolog için toplumu anlamaya dönük bir çaba, bir pazarlamacı açısındansa doğal olarak tüketici davranışlarını öğrenmeye yönelik bir araştırma niteliğinde.

“Araştırmak”, “öğrenmek” ve “bilmek” üniversitede merakın odak noktası. Sürecin “bilinenler üzerinden inşa edilecekler” bölümü ise kimi zaman ekonomik aktörlerin, kimi zamansa siyasal karar alıcıların ilgi alanına giriyor.

21. yüzyılın sanayi sonrası uygarlığının temel referans noktası olan bireylerin tüm tercihleri günümüzde artık bir merak konusu. Bu yeni uygarlığın yeni insanlarının ne yiyip ne içtiğinden, ne tür müzik dinlediğine, nasıl mekânlarda yaşamayı tercih ettiğinden, hangi politikaları desteklediğine kadar her şey araştırılıyor, sorgulanıyor.

Elimizdeki cevaplar ise bize yeni uygarlığın yaşam tarzının nasıl kurgulanmakta olduğunun genel çerçevesini sunuyor.

Dünyanın hemen her ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de yapılan yaşam tarzı araştırmalarının önemli parçalarından birisi siyasal davranışlar bölümü. İnsanların dış politik tercihleri, dünyanın kalanıyla ilişkilerinde ülkelerini nasıl konumlandırdıklarını da gösteriyor. Türkiye’de halen siyaset tarihimizdeki en yüksek oy oranlarına ulaşmış bir partinin iktidarı yaklaşık 10 yıldır devam ediyor.

“Türkiye siyasal anlamda nasıl gidiyor?” içeriğindeki sorunun cevabı, toplumun daha geniş bir bölümü “iyiye doğru” kanaatinde olmakla birlikte, ikiye ayrıldığını gösteriyor. Henüz iyi ya da kötü bir kanaati oluşmamış ya da “orta halli gidiyor” fikrindeki merkezin oranı ise %35 seviyesinde. En kötümserler %16’lık bir orandalar.

“Türkiye ekonomik anlamda nasıl gidiyor?” içeriğindeki sorunun cevabı, siyasal bakımdan verilen cevapların hemen hemen aynısı. %34’lük bir kitle merkezde ve orta halli bir gidiş olduğunu düşünüyor. Çok iyi durumda olduğunu düşünenler ise siyasal nitelikli sorudaki gibi %19 seviyesinde.

Dış politikaya dair sorulan soru Türkiye’de bugüne kadar yapılan araştırmalardaki temel sorudan, yani “AB üyeliğini istiyor musunuz?” sorusundan farklı ve Türkiye’nin yeni dış politika perspektifindeki ağırlık noktasını sorguluyor.

“Türkiye’nin Ortadoğu bölgesindeki en güçlü ülke olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusunun cevabı oldukça yüksek bir oranla yani %50 ile “Evet”. %35’lik kitle yine merkezde kalmış ve tam bir kanaat sahibi olmamış görüntüsünde. En karamsar kitle bu konuda %8’e düşüyor.

“Bir Ortadoğu Birliği kurulması ülkemiz için yararlı olur mu?” sorusunda ise olumlu destek %41’e düşüyor, fikir sahibi olmayan kitle %43’e yükseliyor. Bu Türkiye Ortadoğu’da büyük bir güç olsa bile, onu Ortadoğulu bir ülke olarak görmek konusunda tereddütlerin varlığını gösteriyor.

Türkiye’nin AB hedefinin halen devam etmesi ve bu tür bir Ortadoğu birliğinin ona alternatif olarak algılanmasının da bu %10’luk düşüşe bir neden olarak gösterilmesi mümkün. Bulgular, Türkiye halkının ekonomik/politik gelişmelere nasıl baktığının özet bir göstergesi. Sandıktan çıkan oy oranları ile de uyumlu bir görüntü verdiği inancındayım.

Son olarak anlık konjonktürel gelişmelerin siyaset alanında, yaşam tarzı araştırmalarının diğer tüm unsurlarından daha fazla etkili olduğunu da vurgulamak gerekir. İnsanların gündelik yaşam pratikleri, alışkanlıkları daha statik bir sürecin ürünüdür, oysa siyasetteki yaklaşım krizlerle ve gündelik olumsuzluklarla daha paralel gelişir.

Basit bir terör saldırısı, politik bir gaf ya da haftalık ekonomik bir çöküntü tüm bu algıları hızla dönüştürebilir. Bu bakımdan bu bölümdeki sonuçların daha değişken olduğunu hatırda tutmakta fayda bulunmaktadır.

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan

İstanbul Bilgi Üniversitesi

Mütevelli Heyeti Üyesi

  • Ordu
  • Demokratik açılım
  • Kürtçe eğitim
  • Din eğitimi
  • Türban

Yeni anayasadan beklenti eşitlik ve adalet

Ergenekon, Balyoz, Andıç vb. davaları siyaset gündeminde ağırlığını koruyor. Bir yandan bu davalar nedeniyle tutuklu muvazzaf ve emekli askerler, diğer yandan bedelli askerlik, sözleşmeli erlik vb. gibi düzenlemeler, öte yandan Güneydoğu’daki olaylar, Suriye vb. ile yaşanan gerginlik... Bütün bunlar ordunun toplumsal gündemimizde önemli bir yer tutmaya devam etmesine yol açıyor. Peki, toplum bu konuda ne düşünüyor?

Araştırma bulgularına göre, kamuoyunun %63’ü “ordunun en güvenilir kurum” olduğuna inanıyor; daha büyük bir kesim ise (%77) “askerlerin bağımsızlığımızın ve toplumsal düzenimizin güvencesi” olduğunu düşünüyor. Öte yandan, yine toplumun çoğunluğu (%54) “her konunun çözümünün Meclis’ten geçtiğini” ifade ediyor.

Özetle, kamuoyu, orduya güveniyor, bağımsızlığın ve toplumsal düzenin güvencesi sayıyor ama siyasetin mutlaka seçilmişler ve Meclis eliyle yapılması gerektiğini düşünüyor.

2012’nin en önemli gündem maddelerinden biri olan yeni Anayasa konusunda, toplumun %38’i yeni bir anayasanın toplumun farklı unsurlarının barışması için gerekli olduğunu düşünüyor; bu fikre katılmayanlar ise sadece %9. Yeni anayasadan esas beklentinin ise “hukuk önünde eşitlik ve adalet duygusunun vurgulanması” olduğu tespit ediliyor. Kamuoyunun %53’ü bu fikre katıldığını ifade ediyor.

Öte yandan, yeni anayasa tartışmalarında en zor kısmı başlangıç bölümü ve temel ilkeler oluşturuyor. Burada kamuoyunun sadece %26’sı “eski anayasada yer alan ve Cumhuriyeti tanımlayan maddelerin yeniden düzenlenmesi, yeni bir Cumhuriyet tanımı yapılması” ve sadece %20’si “farklı etnik grupların ismen tanınması” fikrine katılıyor. Bir başka deyişle bu yöndeki görüşlere katılanlar ciddi olarak azınlıkta. Öte yandan görece daha büyük bir kesim (%40) “yeni anayasada etnik vurgu olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı” fikrinin yanında olduğunu ifade ediyor.

Toplum yeni bir anayasaya sıcak bakıyor, temel ilkelerde kısmi düzenlemeler yapılabileceğini düşünüyor ama esas olarak eşitlik ve adalet duygusunun güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.

Peki, siyaset seçilmişler eliyle yapılacağına göre seçenler neye göre karar verecek? Araştırma bu konuda da dikkat çekici bulgular ortaya koyuyor.

Her şeyden önce seçmenlerin %45’i oy verdikleri partilerin seçimden seçime değişebileceğini ifade ediyor. Bir başka deyişle, oy verilen parti, sadece ideolojik nedenlerle değil, koşullara göre değişen tercihlerle belirlenebiliyor.

Seçmenlerin az bir bölümü, dini cemaat liderinin (%14), arkadaş çevresindeki kişilerin (%14), aile veya akraba çevresindeki kişilerin (%21), aşiret liderinin (%11) veya güvendiği başka kişilerin (%19) oy vermede kendilerine yön verdiğini ifade ediyor. Buna karşılık seçmenlerin %58’i yalnızca kendi dünya görüşüne göre oy verdiğini belirtiyor. Bu bulguları, kentleşme ve bireyleşme eğilimiyle açıklamak mümkün olabilir.

Diğer yandan, seçmenler açısından oy vermede en etkili faktörlerin başında adayın kim olduğu geliyor (%57). Seçmenlerin %45’i seçim dönemlerinde gazete veya TV’lerdeki tartışmaları takip ediyor, %43’ü siyasi içerikli haberleri izliyor, %36’sı partilerin broşür vb. gibi tanıtım materyallerini inceliyor.

Özetle, seçmenlerin önemli bir bölümü, özellikle seçim dönemlerinde partilerin, liderlerin ve adayların söylediklerine, yaptıklarına ve vaatlerine bakıyor, kendi dünya görüşüne uygun olan ve beklentilerine tatmin edici cevaplar üreten partilere oy veriyor.

Tonguç Çoban

Ipsos Sosyal Araştırmalar Enstitüsü

Genel Müdürü

  • Ordu Türkiye'nin en güvenilir kurumudur

Kamuoyunun %63’ü “ordunun en güvenilir kurum” olduğuna inanıyor. Bu oran 2009 yılından günümüze düşüş göstermiş bulunuyor.Ordunun Türkiye’nin en güvenilir kurumu olduğuna inanma oranı gençlerde daha düşük. 14-17 yaş grubundaki gençlerde bu oran %57 iken, 18 - 24 yaşta %59, 25 - 34 yaşta %60, 35 - 44 yaşta %64 ve 45 yaş üstündekilerde %68.

Askerleri ve orduyu bağımsızlık ve toplumsal düzenin güvencesi olarak görenlerin oranı %77 olarak tespit ediliyor. Devlete ve siyasilere güvendiğini ifade edenlerin oranı ise %34 olarak tespit ediliyor.

  • Her konunun çözümü meclisten geçiyor

Toplumun %54’ü her konunun çözümünün meclisten geçtiğine inanıyor. Bu oran ileriki yaşlarda daha da yüksek. 14-17 yaş grubundaki gençlerde bu oran %45 iken, 18 - 24 yaşta %48, 25 - 34 yaşta %55, 35 - 44 yaşta %55 ve 45 yaş üstündekilerde %58.

  • Demokratik açılım her kesime yarar sağlar

Son yıllarda gündemde yer alan bir konu da ‘demokratik açılım’. Toplumun %37’si ‘demokratik açılım’ın Türkiye’de her kesime yarayacağını düşünüyor. Tam karşıt görüşte olanlar ise %25 olarak tespit ediliyor. Bu fikre tamamen uygun diyenlerin oranı %19 olurken, çoğunlukla uygun diyenler %18, ne uygun ne değil diyenler %37, çoğunlukla uygun değil diyenler %9 ve hiç uygun değil diyenler %16.

  • Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasına olumlu bakıyorum

Yerel yönetimlerin yetkilerinin arttırılmasına toplumun %40’ı olumlu bakarken, önemli bir kesim bu konuda net bir görüş bildirmiyor. Bu fikre tamamen uygun diyenlerin oranı %19 olurken, çoğunlukla uygun diyenler %21, ne uygun ne değil diyenler %42, çoğunlukla uygun değil diyenler %9 ve hiç uygun değil diyenler %10.

  • Kamu kurum ve kuruluşlarında kadın çalışanların başını örtmesine izin verilmeli

Nüfusun %70’i üniversitelerde isteyen kız öğrencilerin türban takmasından rahatsız olmayacağını belirtiyor.

Kamu kurum ve kuruluşlarında kadın çalışanların başlarını örtmelerine izin verilmesi gerektiğini düşünenler ise nüfusun %57’sini oluşturuyor. Bu konuda erkekler ve kadınlar arasında belirgin bir fark yok. Bu fikre tamamen uygun diyenlerin oranı %42 olurken, çoğunlukla uygun diyenler %15, ne uygun ne değil diyenler %22, çoğunlukla uygun değil diyenler %7 ve hiç uygun değil diyenler %14.

Kamu kurumlarında kadın çalışanların başlarını örtmesine izin verilmesi gerektiği görüşünde olanların oranı 25-34 yaş grubunda daha fazla görünüyor. 14-17 yaş grubundaki gençlerde bu oran %56 iken, 18 - 24 yaşta %56, 25 - 34 yaşta %63, 35 - 44 yaşta %58 ve 45 yaş üstündekilerde %52.

  • Kürtçe eğitim verilebilir

Toplumun %54’ü Kürtçe eğitime karşı olduğunu ifade ediyor. Kürtçe eğitimi savunanlar ise toplumun %15’i olarak tespit ediliyor. Bu fikre tamamen uygun diyenlerin oranı %9 olurken, çoğunlukla uygun diyenler %7, ne uygun ne değil diyenler %19, çoğunlukla uygun değil diyenler %11 ve hiç uygun değil diyenler %54.

  • Yeni anayasada neler olmalı?

Türkiye’de yaşayan insanların %38’i toplumun farklı unsurlarının barışması için yeni bir anayasanın gerekli olduğunu düşünürken, yeni bir anayasaya ihtiyaç olmadığını düşünenlerin oranı %18 olarak tespit ediliyor.

Öte yandan toplumun çoğunluğu yeni anayasada hukuk eşitlik ve toplumsal adalet duygusunun vurgulanması gerektiğini düşünüyor. Yeni anayasada farklı etnik grupların ismen tanınması fikrine destek oranı %20’de kalırken, etnik vurgu olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kavramını öne çıkaran bir tanımlamaya verilen destek %40’ı buluyor. Hukuk önünde eşitlik ve toplumsal adalet duygusunun vurgulanması fikrine destek olanlar %53 olurken, eski anayasada yer alan ve Cumhuriyeti tanımlayan maddelerin yeniden düzenlenmesi, yeni bir Cumhuriyet tanımı yapılması maddesini destekleyenler %26.

  • Oy verme tutumları

Toplumun oy verme hakkındaki tutumları incelendiğinde, kamuoyunun %45’i oy verdiği partinin seçimden seçime değişebileceğini ifade etmektedir. Çoğunluk hangi partiye oy vereceğini belirlerken bireysel karar aldığını ifade ediyor (%58). Adayların kim olduğu da parti tercihinde öne çıkıyor. Oy verirken başkalarının fikirlerini önemsemeyen, yalnızca kendi dünya görüşüne göre karar verenlerin oranı %58 olurken, oy verirken önemli olan partinin adının değil adayının kim olduğunun önemli olduğunu söyleyenlerin oranı %58, oy verirken ailenin ve akrabaların fikirlerinden etkilenenlerin oranı %21, oy verirken arkadaş ve aile dışında fikirlerine güvendiği kişilerden etkilenenlerin oranı %19, oy verirken arkadaş çevresindeki kişilerin fikirlerine yön verenlerin oranı %16, oy verirken ait olduğu dini cemaatin liderlerinin fikirlerinden etkilenenlerin oranı %14 ve oy verirken bağl bulunduğu aşiretin büyüklerinin fikirlerinden etkilenenlerin oranı %11.

  • Oy verme kararında bilgi kaynakları

Toplumun %45’i seçim döneminde gazete ve TV tartışmalarını takip ederken, parti broşürlerini incelediğini söyleyenlerin oranı %37 olarak tespit ediliyor. Partiler ve adaylarla ilgili fikir sahibi olmak için medyada çıkan haberleri takip edenlerin oranı %44 olurken, oyunu hangi partiye vereceğinin kararını vermek için partilerin programlarını izleyenlerin oranı %39.

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
PDF
Yorumlar
kısmer / 1 Aralık 2019 , Pazar 15:24
kıvırcık saçlıyım ve 3 ablamın saçıda kıvırcık
1.93 / 14 Ekim 2017 , Cumartesi 00:50
15 yaşındayım 1.93 üm boy olayı doğru
Yorum Yazın