Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
MAVİ KÖŞE

PİYANİSTİ VURMADAN İKİ KEZ DÜŞÜNELİM

2 Şubat 2015 , Pazartesi 16:56
PİYANİSTİ VURMADAN İKİ KEZ DÜŞÜNELİM
zehragungor59@gmail.com

İletişimde ve halkla ilişkilerde ne söylediğinizden çok neyi nasıl söylediğiniz önemlidir. Davranışlarınız bir anlamda iletişiminizin gücünü belirler. O nedenle bizim meslekte aklınıza geleni hoop diye söylemek marifet değildir. Durup düşünerek, yutkunarak, hatta bir gece istihareye yatarak konuşmak her zaman tercih edilir.

Liderliğin, diplomasinin ve uluslararası ilişkilerin biricik eylem unsuru müzakereler de tıpkı iletişimdeki denge belirleme ve "kontrol sanatı"nın icrası gibi vücud bulurlar.

İletişim sanatı bir çok disiplinden beslendiği için psikolojinin de iletişimdeki etkisinin faydalarını açık açık görürüz. Psikolojide, Icek Ajzen'ın "Planlanmış Davranışlar" diye adlandırdığı kuramında, iletişimde kontrollü olmanın bir davranış niyeti olduğu vurgulanır. Davranış niyeti de bizim çok iyi bildiğimiz, ama zaman zaman trenin raydan çıkması gibi bir durumla karşılaştığımız, kontrol sanatıdır.

Kontrol edebildiğimiz sürece yönlendirebiliriz. Bir çok reklam ve halkla ilişkiler kampanyaları da bu kontrol süreciyle beslenir.

Akıl ve Duygu Çatışması

İnançların toplum ve toplum içi şartlarla davranışları yönlendirmeye başlamasıyla birlikte iletişimdeki duygusal boyut ağır çekmeye başlar ve mantık geri plana itilir. Hataların çoğu da galiba bu süreçte karşımıza çıkıyor. Duygunun mantığa ağır bastığı hallerde devreye kontrolü sokmamız gerektiğini bildiğimizde her şey yolundadır. Doğru iletişimin böylece beyin ve yürek arasında gidip geldiğini, duygu ve mantığın çatışması olduğunu söylemek çok da yanlış değil. Artık bir denge sanatıyla yüzleşmeyle karşı karşıyayızdır.

İletişimde kontrol sanatını uygulamak ise bir liderlik unsurudur. Hepimiz farklı yaradılış modelleri sergilediğimiz bir ortamda  sınırlar ve yetenekler iyi dengelenmeli ve kontrol edilmelidir. Empati, hoşgörü, barışık olma, yapıcı, güler yüzlü davranış ve pozitif yaklaşım hep kontrol sanatının birer destekçisi konumundadır. Geniş kitleler tarafından kabul görmek bu kontrol sayesinde olur.

İletişimin bir kontrol sanatı olduğuna dikkat çekerken göstermiş olduğum bir tepkiyi sizlerle paylaşarak noktayı koymak istiyorum.

Bir Kontrol İletişimi Öyküsü

Geçtiğimiz günlerde bir köşe yazarının bir siyasi lideri bir davranışı nedeniyle eleştirmesi beni fena halde acıttı. Bu liderle hiç bir ticari ve duygusal bağım olmamasına rağmen yaptığının tamamıyla bir kontrol iletişimi olduğunu bildiğim için destekledim ve savundum. Köşe yazarına mektubum özetle şöyleydi:

"Suudi kralın ölümüyle taziyede bulunan lideri insan hakları düşmanı, ifade özgürlüğü düşmanı ve kadın hakları düşmanı ve daha bir çok defosu olan ölen kral için, yeni krala yazmış olduğu mektup nedeniyle eleştirip, iktidara geldiğinde yas ilan edebileceğini söyleyip, işgüzarlıkla suçluyorsunuz.

Bir tarihte masasına sonradan gelip oturmuş ve kendisinden bir göz temasıyla bile olsun, "hoşgeldiniz" hareketi almayan bir iletişimci, bir kişi olup ve o beyefendinin bu davranışını o zaman ne kadar eleştirdiysem, bugün o krala yazılan taziye mektubunun da bir o kadar "işgüzarlık" olmadığını savunuyorum,  bir diplomatik iletişimci olarak.

Bakın siyaset uzun soluklu bir yoldur ve bu yolda iletişim bu gibi mesajlara dayalıdır. Siz karşınızdakinin makamına saygıdan iletişime geçersiniz. Yoksa insanlar ölümlü, makamlar süreklidir ve bugün köşenizde eleştirdiğiniz liderin yarın hangi konumda ve hangi şartlarda taziye gönderdiği ulusun lideriyle karşı karşıya geleceğini bilemezsiniz.

O nedenle sözkonusu lider bugüne kadar özlediğimiz bir diplomatik davranış modeliyle mesafeli ve dozunda bir mesaj göndermiştir. Yapılması gerekeni, bir devlet adamına yakışanı yapmıştır. Aksini yapmış olmak ise olgunluktan uzak, çocukça ve devlet adamlığına sığmayan bir davranış modelidir.

Bu dengeli, kendimiz gibi düşünmeyenlerin ölümünden pay çıkartmama davranışını, çok özlediğimiz bu davranışı, bu liderde gördüğümüz için onu eleştirme yerine, gösterdiği hoşgörü için kutlamalıyız. Piyanisti vurmadan önce iki kez düşünelim."

Tabii o köşe yazarından bana hiç yanıt gelmedi, geleceğini de zannetmiyorum. Eğer gelecek olursa sizlerle paylaşır, hem lideri, hem de köşe yazarını açıklarım.

Bir sonraki aya kadar sağlıcakla kalın

 

Dr. Zehra Güngör Twitter hesabına ulaşmak için lütfen tıklayın

 

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Yorum Yazın

Yazarın Diğer Yazıları