Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
İŞ DÜNYASINA BAKIŞ

Kendine yatırım yapmasını bilmek

27 Eylül 2011 , Salı 15:13
Kendine yatırım yapmasını bilmek
rbozkurt@dunya.com

Türk Dil Kurumu'nun yayımladığı Türkçe sözlük "birikim" kavramını tanımlarken değişik bağlamlarıyla açıklama yapıyor; Birikim genel anlamı ile "bir yerde toplanma, yığılma" anlamını taşıyor. Birikimin bireysel bağlamda "gözlem, deneyimler sonucu elde edilmiş şeylerin tümü" toplumsal bağlamıyla, "kültürel varlıkların gelişip genişlemesi ve uygarlık düzeyine yükselmesi süreci" olarak ele alınıyor. Ekonomik bağlamda birikim, "mal ve paranın toplanıp çoğalması" anlamını içeriyor. Yer bilimi bağlamında ise, "herhangi bir taşınma sürecinde ya da taşıma işi yapılırken alüvyonlu maddelerin bırakılması" anlamına geliyor.

Girişimci kişiliğin temel özelliklerinden biri de olay ya da olguları indirgemeci bir anlayışla ele almasıdır. Girişimci zihni modelinin varsayımlarını yaşamın gerçeklerine yaklaştırabilir kişiliktir. Girişimcinin ayırt edici özelliklerinden biri de, çoklu bakış açılarından bir senteze ulaşabilme yeteneğidir. Girişimci birikimini kullanarak, üzerinde çalıştığı olgunun bağlamlarını bütünsel olarak gözlemleyen kişiliktir.

Girişimci rolünü, oynarken, rollerin yaşama taşınmasında önemli olan, olaylar, olgular, kurgu ve biçime ilişkin "dışsal düzlemi", sınıf, milliyet ve tarihsel ortamı içeren" sosyal durum düzlemi"; düşleri, tarzı ve diğer yöntemleri kapsayan "edebi düzlemi", iç aksiyonları, duyguları ve içsel karakteri yansıtan "psikolojik düzlemi"; fizik hedef ve eylemlerden oluşan "fiziksel düzlemi" ve her girişimcinin kendine özgü çekirdek yeteneklerinin yansıması olan "yaratıcı duygular düzlemini" değerlendirirse zenginlik üretiminin nicelik ve niteliğini artırır. Bu düzlemlere ilişkin ayrıntı bilgisi, analiz etme derinliği ve yoğunluğu, girişimcinin varsayımları, o varsayımlardan türeyen düşüncelerini gerçek yaşama yaklaştırır. Tersine anılan düzlemlerle ilgili eksik bilgi, yetersiz değişken kullanma ise gerçek yaşamın yapısına, yoğunluğuna, derinliğine ve yarattığı sonuçlardan uzaklaşma eğilimi yaratır.

Birikim kavramı "potansiyel" kavramını da açıklar. Malumat sahibi olmak "bilgi" üretimi için potansiyeldir. Eğer malumat sahibi iseniz, o malumatı bir sorunla karşılaştığımızda çözüm aracı olarak kullanabiliyorsanız, malumatımız bilgiye dönüşür. Daha somut anlatımıyla ırmak baraj için potansiyeldir; baraj elektrik için, elektrik diğer alanlarda üretim zenginliği yaratmak için, zenginlik insan yaşamını kolaylaştırmak için potansiyel oluşturur. Girişimci kişiliğin önemli özelliklerinden biri, birikimini sürekli artıran, yenileyen, fırsat anında değerlendiren bir yapıda olmasıdır.

BİLGİ BİRİKİMİ

Bilgi birikiminin iki temel kaynağı var: Kişinin bireysel merakı ve aileden çevreye, okuldan diğer ilişkide bulunduğu dünya. Birey, kendi gözlemlerine, deneyimlerine dayanarak, yaşamın sorunları karşısında nasıl davranacağını kararlaştırır; hem de çevrenin kendine "doğru" diye aktardığı temel kural bilgisini ve kültür değerlerini kullanır.

Bilgi, bilinçli bir etkilenme, ilgi ve amaç, araç ve ortamın ortak ürünüdür. Eğitim ise, bilgiye erişmenin, bilgiyi kullanmanın aracıdır.

Enformasyon (malumat) teknolojisi son yarım yüzyıldır toplumda köklü değişikliklere neden oluyor. Elektronik, bilgisayar teknolojisindeki gelişmelerin 1960'lı yıllarda başlattığı devrim, 1970'li yıllarda mikro işlemcilerin bulunması ile hızlandı. Ünlü Moor Yasası'na göre, "bir cip üzerindeki parça sayısı her 18 ayda bir ikiye katlanır. "Yaklaşık yarım yüzyıllık bir zaman kesitinde bu yasanın işlediği somut gelişmelerle kanıtlandı.

Ciplerin parçaları, kapasiteleri artarken fiyatlar artmıyor. Bu yapı, bilgiye erişmenin, biriktirmenin, saklamanın, karşılaştırmanın, ayıklamanın sınırlarını durmadan geliştirirken, fiyatların artmaması nedeniyle insanlık tarihinde eşi hiç görülmedik bir toplumsal olgu yaratıyor; Bilgiye erişmede fırsat eşitliğinin gelir farkı gözetmeksizin herkes için geçerli olması.

Bilgiye erişme, örtülü bilgileri açık bilgiye dönüştürme konusunda fırsatların bu denli arttığı bir ortamda girişimci kişilik tanımının içeriği de değişmektedir: Herkesten önce gerekli bilgiyi sezen, o bilgileri edinen, bilgileri içinde bulunduğu ortamın olanak ve kısıtları ile dengeleyen, ürettiği projeler, yaptığı işlerle öne geçen, sıradan değil, sıra dışı olmasını bilen kişiliktir girişimcilik.

O nedenle, sürekli değişen, ilk üretilme maliyetinden sonra paylaşıldıkça büyüyen, ama maliyeti artmayan bilgi girdisinin zenginlik üretiminde ne anlama geldiğini kavramamış olanlar "girişimci kişilik" alanının dışında kalır.

AYRICALIK YARATMA

Gelişme yaratmanın temel koşullarından biri, bir ağ yapısı içinde kendi kendini besleyen bir "topluluk" oluşturmaktır. Girişimci kişi hem topluluğun oluşmasında, hem de topluluğun yarattığı potansiyelin zenginliğe dönüştürülmesinde ikili bir işleve sahiptir. O nedenle, girişimcilerin hem bir "yönlendirici öncü", hem de "kullanıcı öncü" işlevi vardır. Girişimcinin insan ve sermaye kaynağını üretim sürecinde etkin kullanılarak, zenginlik üretilmesinin ardında "ayrıcalıklı kişilik" yaratabilmesi vardır. Bu da girişimcinin bir "çekirdek yeteneğe" sahip olmasını gerektirir. Bütün ayırt edici olgular da girişimci kişiliğin "sürekli biriktirici" özelliğini ön plana çıkarır.

Çekirdek yetenek, aynı işi herkesten "farklı biçimde" yapabilme becerisidir. Eğer herkes aynı işi yapabiliyor olsa bile, maliyetinizde bir "farklılık" yaratıyorsanız; çekirdek yeteneğinizi koruyor; geliştiriyorsunuz anlamına gelir. Rekabet gücü yaratmanın özünde, ürettiğiniz mal ve hizmetin piyasada bedeli ödenerek talep edilmesini sağlamak vardır. Bunu, malınızda yarattığınız yeniliklerle, kullanılan mal ve hizmetin işlevinde bir değişiklik yaparak, kalitesini sürekli geliştirerek, albenisini artırarak, marka ve imajla rakip ürünlerden farklı olduğunu vurgulayarak vb. çabalarla gerçekleştirirsiniz. Bir "değer tekeli" yaratarak, işimizin birikim yeteneğini korumak, geliştirmek ve uzun dönemli geleceğini güven altına almak istiyorsak; mutlaka çekirdek yeteneğimizi kullanarak, bir "ayrıcalık" yaratmak zorundayız.

AYRINTI ÖZENİ

Girişimci kişiliğin önemli göstergelerinden biri de "ayrıntı özenidir." "Şeytan ayrıntıda saklıdır." Ayrıntı çeşitlilik ve zenginlik demektir. Girişimci ayrıntı özenine sahip olmalıdır; ama ayrıntı saplantısından uzak durmasını da bilmelidir. Ayrıntıya saplanıp, genel eğilimleri gözden kaçırma tuzağı da vardır. O nedenle, gerçek anlamda girişimci kişilik, hem genel eğilimleri yakalayan, hem de ayrıntıdaki dinamiklerle genel eğilimler arasında denge kuran kişilik demektir.

Öngörme ve önlem alma, girişimci kişiliği, sıradan kişiliklerden ayıran özelliktir. Önlemlerin başarılı olması için, üretilen varsayımların, yaşamın gerçeklerine yakın olması gerek.

BİRİKİMİN HIZI VE YOĞUNLUĞU

Girişimci, birikimin mekanizmasını işletmesini, hızlandırmasını, yoğunlaştırmasını ve derinleştirmesini bilen insandır. Sözel bilgi sadece zihinde geri döner. Yazılı bilgi ise tam tersine bir etki yapar.

Yazı, bilincin yapısını değiştirir. O nedenle gerçek girişimci, gözlemlerini, deneyimlerini ve diğer birikimlerini yazı ile zapt eder; arşivinde saklar, zaman zaman kullanarak zenginleştirir. Yazı, insan bilincini en çok değiştiren tekil buluştur. Yazı Walter J.Ong'un altını çizdiği gibi, zihinde var olan düşünceyi zihnin dışında kurar; bir nesne, imal edilmiş bir ürün biçimine dönüştürür. Girişimci, kendi enerjisini de, işyerindeki insanları da, giderek erişebildiği bütün insanların enerjilerini de kendi yaratmak istediği hedef için kullanabilen insandır.

O nedenle, ilkeli olması, iç tutarlılığı, kendini yenileme gücü önem taşır. İşte bu noktada kendisine en büyük yardımcı, ürettiği ve biriktirdiği "yazılı bilgi" olacaktır. Yazılı bilgi sayesinde kendini okuyacak, yanlışlarından ders alarak, daha sağlıklı karar üretebilecektir. Günümüzde yazı, içselleştirilmiş bir araçtır. Böylece kendimize dönük yarattığımız öz kaynakları etkin biçimde kullanmamızı sağlar. Yazı, bilinci keskinleştirerek, hızlı karar verme ve davranma özelliği kazandırır. Yazı, en az kusurlu gözlem yapmamızı sağlar.

Bir girişimci her çeşit birikimi sağlamada yazı aracından yararlanmasını bilir. O nedenle, eğer bir girişimci, yaratmak istediği sonuçlara dönük bir "arşiv" sahibi ise, bireysel yazgısını da, kurumsal hafızasını da güven altına alır. Tersi ise, ister istemez boşluklar yaratır; çelişki ve güvensizlik kaynağı olur. Etkin girişimcinin birikimlerine zaman ve mekan boyutu kazandırdığı, bilincini artırdığı bir "arşivi" vardır.

Etkin bir yazılı bilgi birikimi, onun düzeyli erişebilir arşive dönüştürülmüş olması, sınırlı olan insan kapasitesini verimli kullanmanın yollarından biridir. Bu geleneğin, bireyden topluma taşınması da önemli. Bir toplumda anılar yazma geleneği yoksa, o toplumda genç kuşaklara yol gösterecek biyografiler, otobiyografiler yazılmıyorsa; "toplumsal hafıza" oluşması güçleşir. İnsanlar durmadan geçmişin yanlışlarını tekrarlayarak kaynak israf eder. O nedenle, sıra dışı olduğunu söylediğimiz "girişimci kişilik" hem bireysel hafızaya, hem de toplumsal hafızaya kararlılık kazandıracak bir iş yapmak metoduna sahip olmalıdır. Bütün bunlar birikimin hızını, yoğunluğunu ve derinliğini artıran araçlardır. Ama birikimlerimizin "yeniden üretilmesi" en önemli sorunumuzdur.

BİRİKİMİN YENİDEN ÜRETİMİ

Birikimlerin yeniden üretilmesi mekanizmasının kurulması, birikim yeteneğini korumanın, geliştirmenin ve uzun dönemi geleceği güven altına almanın aracı. Bu aracı kullanmada girişimcinin sadece merakının diri olması yeter mi? Yeniden üretme mekanizmasının işletmesinde başka hangi temel kuralları yerine getirmesi gerekir?

Ünlü bir yazarımı, "Benim çocuğumun zeki ama tembel diyorsanız yanlış bir anlatım yaparsınız. Zeki insan aynı zamanda kendini kanıtlayan insandır; o nedenle de çalışkan olur" saplantısını yapar.

Girişimci kişilik, sıra dışı olduğu için, kendini yeniden üreten kişiliktir. O halde girişimci kişinin kendini yeniden üretirken özenle uyması gereken temel kurallar nelerdir? Girişimcinin kendini yeniden üretmesi, merakını diri tutup, rolünü daha önce belirtilen "düzlemleri" her zaman göze alması gerekir. Yani girişimci, tek bir değişkenle olayları kavramaya ve yorumlamaya çalışan biri olmamalıdır. Tam tersine karar değişkenlerini elden geldiğince geniş tutmalıdır. Bu girişimcinin kendine yönelik yatırım yapması, sürekli kendini geliştirmesiyle ilgili boyutudur. İkincisi girişimcinin kendini yenilemesinin toplumsal boyutudur. Örgütlenmemiş, yüz yüze birincil ilişkilere dayanan toplumlarda "bireyci fırsatlar" kişiyi sürekli motive eder.

Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, hem "umut kapılarının açık" olması, hem örgütsüz toplumsal yapı nedeniyle, oturmamışlık, kaos ortamı ve ensizlik vardır. Bireyci anlamda kendini yeniden üretmeye abandığında; kayıt dışı, mafya yönelişlerine kadar gitmektedir. Ülkemizde yeni oluşum yaşanmaktadır. Küresel uyum nedeniyle, örgütlenmiş toplumların değer yargılarını oluşturma çabaları vardır. İşte tam bu noktalarda, girişimlerin kendini yeniden üretmesinde "rekabet gücü" ve "verimlilik" odaklı işgücü profilleri ve iş süreçleri, geliştirme süreçleri, geliştirme sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. O nedenle, yaşanan krizlerde hep makroekonomik önlemler tartışılırken, asıl verimliliği ve ekonomik gücü yaratacak olan girişimcinin kendini yeniden üretmesi üzerinde fazla durulmaz. Bu buzdağının tepesine bakarak bir yargıya ulaşmak gibidir. Bu indirgemeci bir anlayıştır; geleceğe bizi taşımaz.

SON SÖZ

Kendimize yatırım yapıyor muyuz?

Çağımızda zenginlik üretmenin özünü "bilgi birikimi" oluşturuyor. Bilginin bu denli hızlı üretildiği bir ortamda, bilgi üretiminin her an güncel tutulmasının tek yolu vardır: Sürekli kendimize yatırım yapmak.

Kendine yatırım yapma konusunda, sıradan bir insanın sorumluluğunun çapı daha dardır.

Oysa, girişimci gibi, hem kendinden, hem önderlik ettiği işten sorumlu olanların görevleri ise daha ağırdır. O nedenle girişimci kişinin yapacağı yanlışın faturası sadece kendine çıkmaz, yönlendirdiği kaynağın israfından doğrudan ve dolaylı  etkilenmeleri nedeniyle topluma yansır.

İşin özü kendimize yatırım yapmaktır. Kendi sütünü mayalanmasını bilmeyen, başkasının yoğurdundan yağ çıkaramaz. O nedenle girişimcilik, biraz da yüreğimizi mayalamakla başlar. Mayalanmanın özü birikimdir. Birikim yeteneği gelişmemiş kişinin girişimciliği rastlantıdır; başarıyı sürekli tekrarlayarak büyütme fırsatları sınırlıdır. O nedenle, özellikle ülkemiz gibi gelişmekte olan toplumlarda, girişimcilerin birikimlerinin nicelik ve niteliğini, birikim yaratma mekanizmalarını, birikimlerden yararlanma becerilerini sürekli canlı ve diri tutmaları gerekir.

Bugün birikimlerimizi büyütmeye her zamankinden daha çok gereksinimimiz vardır.

 

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Yorum Yazın

Yazarın Diğer Yazıları