Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

Aytül Özkan: “Halkla İlişkiler, şirketlerin kaçınılmaz bir politikası haline geldi”

24 Kasım 2011 , Perşembe 11:07
Aytül Özkan: “Halkla İlişkiler, şirketlerin kaçınılmaz bir politikası haline geldi”

Aytül Özkan:” İyi ajansları iyi müşteriler yaratıyor”

Aytül Özkan, yeniden iletişimci olur musunuz? Çok klasik bir şey ama. Bu geçilen süreçteki zorlukları yaşayarak tekrar iletişimci olur musunuz?

AÖ: Olurum. Gerçekten olurum. İşin şakasıyla benim çocuğum yok ama çok genç bir ekibim var veya yeğenlerim var, bazen arkadaşlarımın bile çocukları, biliyorsunuz bizim sektöre çok özenen gencimiz var, geldikleri zaman “aman” diyorum “aman!” Neticede bir düşünsünler. Hatta onlarla konuştuğum zaman biraz da akıllarını çelmek için konuşuyorum. Şimdi doğruya doğru bu kolay bir iş değil. Hizmet sektörü kendi içinde kolay bir iş değil. Hala kurumsallaşmanın özlemini çektiğimiz bu devirde, kaynaklarını anlatmaya çalıştığımız bir devirde, her şey de dört dörtlük diyemeyeceğim. Ama bir o kadar da keyifli. Özellikle de doğru müşterilerle çalıştığınız zaman. Biraz önce dedim ya iyi ajansları iyi müşteriler yaratıyor. Ben bu açıdan şanslıydım.

En iyi, en zevkle, en heyecanla hatırladığınız şey ne bu süreçler içinde?

AÖ: İşimle ilgili mi? O kadar çok var ki. Mesela Capitol’un kuruluşudur Becel. Şu açıdan çok önemli, ajansımın kurulmasına neden oldu. Margarini anlatmak için Unilever ilk defa yurt dışında, reklam dışında, halkla ilişkilere ihtiyaç duydu. Detaylı bilgi vermeyi uygun gördüğü için bir arayışı vardı. Ve 8 yıl birebir çalıştığımız bir marka oldu. İnanılmaz doğru şeylerdi. Bunları gerçekten özleyerek hatırlıyorum. Keza Microsoft’un Türkiye’deki yolculuğu da benim için çok özeldir. Onlarla da 13 yıl sürdü birlikteliğimiz. Çok heyecanlı lansmanlar, yurt dışından gelen tahmin edemeyeceğiniz krizler…

Yaşadığınız en kötü anınız?

AÖ: En kötü derseniz, hemen söyleyeyim, o bir daha olmasın! Ben 2000 yılının ortalarında geldim Reklam Moran & Ogilvy Mader’a, tekrar 8 yıl sonra Capitol Halkla İlişkilerle geldim. Ve 2001 yılının 1 Ocağı’nda Reklam Moran, eski benim patronlarımla birlikte ismi de çekildi ve Ogilvy’yi Türkiye’de tekrar kurmak üzere göreve başladım ki, kriz geldi. O zamanlar hatırlayanlar hatırlayacaktır, 2001 krizi 2002’nin sonlarına kadar çok ağırdı. Bu oluşum içinde kan değiştirdik, yeni alımlarımız vardı, ben yeni göreve gelmiştim, bazı ekipler değişmeliydi, bazı ekipler gelmeliydi. O çok zor bir dönemdi. Yani şöyle bakıyorum hep iş hayatında artık problemleri ikiye ayırıyorum ben, bir pozitif problemler, iki, negatif problemler. Çark dönerken işimiz varken çok problem oluyor. Ama onlar pozitif problemler. Sürekli bir mücadele içindeyiz. Bir de negatifler var ki onlar çok acı. Onun için ben o 2001-2002 yıllarını negatif olarak hatırlıyorum. O çok acı vermişti.

Aytül Özkan: “Başarılı bir iletişimin anahtarının artık dinlemekten geldiğini biliyorum”

Kişisel iletişim stratejiniz var mı?

AÖ: Hayır yok. Gerçekten kişisel iletişim stratejim yok. Biraz doğaçlama gidiyorum. Belki de o doğaçlama benim stratejim. Ama kişilik olarak da öyleyim. Bir tek stratejim var iletişimde, o da dinlemek. Başarılı bir iletişimin anahtarının artık dinlemekten geldiğini biliyorum, eminim. Eğer strateji derseniz onu uyguluyorum.

Aytül Özkan: “Kendimi ciddiye almam ama yaptığım işi çok ciddiye alırım

Zaten iletişim stratejisini kurup yöneten kişi, elbette yönetiyordur değil mi? Plan yapmamışsındır ama o süreç içinde geçiyor?

AÖ: Aynen öyle. Şanslıydım gerçekten. 30 yıldır çalışıyorum ama az sayıda iş yerlerinde çalıştım. Sabah Gazetesi, Yeni Asır Gazetesi, Reklam Moran Ogilvy & Mader, kendi ajansım Capitol, tekrar Reklam Moran Ogilvy eve geri dönmem, son 10 yılda burada olmam. Stratejimi bilmiyorum ama sabırlıyım. Bir şeyleri istemeden, talep etmeden önce, vermeyi ve çok çalışmayı seviyorum. Ondan sonra bir geri çekilip bakıyorum, şimdi benim için ne olabilir diye. Dinlemeyi iyi biliyorum.

Bir şey daha var hala eğleniyorum, bu da stratejimin bir parçası gerçekten, yaptığım işten keyif almak ve eğlenmek. Yoksa yine onursal başkanımızın Eli Acıman’ın kitapçığında okudum ben de söylerdim gurur duydum kendisi şöyle demiş; “Kendimi ciddiye almam, yaptığım işi çok ciddiye alırım”. O kadar inandığım bir sözdür. Kendimi hiç ciddiye almıyorum. Sonuçta hepimiz çalışıyoruz. Hepimiz hata yapıyoruz, eğleniyoruz. Ama yaptığım işi çok ciddiye alıyorum. Ne yaparsam yapayım, zarf katlamak, sunum yapmak, bir strateji üzerinde çalışmak, inanılmaz ciddiye alıyorum ama kendimi asla.

Bizimle paylaşmak istediğiniz başka bir şey var mı?

AÖ: Hayır. Fazlasıyla dolu dolu bir sohbet oldu. Hem heyecanlandım, hem çok keyif aldım. Çok teşekkür ediyorum.

Biz çok teşekkür ederiz. İyi ki varsınız. İyi ki düşüncelerinizi bizimle paylaştınız. Sağ olun.

 

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
VİDEO İZLE
Yorum Yazın