Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

Aytül Özkan: “Halkla İlişkiler, şirketlerin kaçınılmaz bir politikası haline geldi”

24 Kasım 2011 , Perşembe 11:07
Aytül Özkan: “Halkla İlişkiler, şirketlerin kaçınılmaz bir politikası haline geldi”

Gelecekte iletişim ne olacak veya ağırlıklı olarak hangi alanlarda ilerleme kaydedecek?

AÖ: Bunun bir kere teknolojide olacağı kesin. Tabi bu teknoloji insanların donanımını, beklentilerini, bazı arzularını değiştirmeyecek. Ama onlara cevap verme kanallarındaki yöntemler, hız, zamanlama, profiller belki değişecek. Benim görebildiğim kadarıyla data çok önem kazanıyor. Bireyleri anlayabilmek, onların bilgisine sahip olabilmek, iletişimin hangi dalında olursa olsun bunları güncelleştirmeye ve toplamaya ihtiyacı var. Çünkü artık özellikle bu sanal ortam ya da bütün teknolojiler birleşip belki de telefonlar hayatımızın kumandası olacak diyoruz.

İletişimde o insanların kim olduğunu bilmek çok önem kazanacak. Artık insanları eskisi gibi harflerle veya belli bir sosyoekonomik kümelerle de göremiyoruz. Bir sitede, bir platformda seksen yaşında biri de var yirmi yaşında biri de var. Daha çok düşüncelerin, hobilerin ve trendlerin geliştiği yerlerde kümeler göreceğiz, çok hız göreceğiz, bunun için mecraların biraz yer değiştirdiğini göreceğiz, çeşitlenmesini göreceğiz. Kolay değil gerçekten kolay değil. Bireylerin hâkimiyetini göreceğiz. Bütün bunlar arasında da bir çelişki var.  Doğru bilgilerin nerede olduğunu tespit edebilmek, güvenilirlik çok önem kazanıyor. Ama orada da tekrar geri dönüyoruz.

Teknoloji ne yaparsa yapsın, iletişim nereye giderse gitsin güven endeksi değişmeyecek. Sanalda veya gerçek hayatta veya geleneksel mecrada, işe başvururken ya da bir şey satın alırken, daima o yazacağınız markanın ya da şirketin ismi öne çıkacak. Orada güven varsa siz onunla ilgili birtakım şeyleri doğru sayacaksınız. Onu da en kuvvetli yapan disiplinlerden biri, halkla ilişkiler.

İletişim etiği burada nerede? Bu disiplinlerin içinde nasıl bir katkısı var?

AÖ: Biraz önce konuştuğumuz, sürekliliğin geldiği, her şeyin uzmanlarının yetişmiş olduğu, seçeneklerin çok olduğu çerçevede her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Bir taraftan iyi bir şey gibi görünüyor, rekabet var, bilgi aktarımı var, daha fazla katılımcı var ama diğer bir taraftan da nasıl emin olacaksınız. Dolayısıyla o etiklerin meslek örgütleri tarafından regülasyonlarla denetimi, kontrolü, otokontrol sistemleri bile var. Bugün her zamankinden daha önemli. Çünkü sonucu açık bıraktığınız zaman dağılırız. Ama ben öyle bir endişe taşımıyorum. Dediğim gibi meslek örgütleri veya bu konudaki faal çalışan dernekler ve onlarında yasalarıyla yaptığı çalışmalar, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde de dünyadan aldığımız örnekler, çok çok önemli.

Aytül Özkan: “Etik olarak, nabızları doğru tutabilmek, ilişkileri profesyonel yönetebilmek açısından, işi çok iyi bilen iletişim uzmanı ortaklarına her şirketin ihtiyacı var”

Medya iletişimi bizim bildiğimiz gibi camiamızda son derece hassas bir konu, çok talep edilen bir konu. Medyayla iletişim camiası arasındaki anlamında, sizin için nedir medya iletişimi?

AÖ:  Evet, hassas bir konu derken ilgimi çeken konulardan bir tanesi. Çünkü belki yirmi yıla yakın bir zamandır ben kendi deneyimlerinden biliyorum, hararetini kaybetmeyen bir konu. Şimdi temelinde baktığım zaman şart, olmazsa olmaz bir şey. Her açıdan medyayla iletişimi kesmenize imkân yok. Onları takip etmek açısından, izlemek açısından her alanda birtakım kategoriler oluşacaktır; sektör, yaklaşım, yazı tipi veya yetkinlik bazında. Diğer bir taraftan temsil ettiğimiz iletişim ajansları olarak düşündüğümüzde, temsil ettiğimiz markaların ya da kurumların bir hedef kitlesi var. Medya öyle bir şey ki bir anlamda bizim en büyük ve en önemli hedef kitlelerimizden bir tanesi, bir anlamda da kamuoyuna veya istediğimiz kitlelere ulaşmak için son derece nötr olması gereken en büyük aracı araçlardan bir tanesi. Bu açıdan da hassasiyeti var. Ama ne olursa olsun medya iletişimin hiç durmaması lazım. Ama yine etik olarak, nabızları doğru tutabilmek, bu ilişkileri profesyonel yönetebilmek açısından da bu işi çok iyi bilen iletişim uzmanı ortaklarına her şirketin ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Aytül Özkan: “Sosyal medyada çok göze batan, doğal olmayan ya da kuralcı bir yönetim şeklinin işlemeyeceğini düşünüyorum”

Medya da şekil değiştiriyor. İnternet medyası var. Twitter bir medya oluşturmaya başladı. Facebook’da başka bir medya var. Aslında hedef kitlelerinizin sizi takip ettiği yerde kendiliğinden bir medya oluşuyor değil mi, sanal veya basılı veya görsel? İletişimciler için bütün bunları yönetmenin ve ortak dil kurmanın bir sıkıntısı var artık galiba.

AÖ: Belki bunları yönetmeye çalışmak çok doğru olmayacak. Çünkü bu kadar çeşitlenmelerde bazı sistemler, sistem dışı kalanları elerler. Bireyin elinde olduğu için özellikle Twitter’da, bloggarlarda herkesin iyi kötü bir ortak dili yakaladığını düşündüğü bir takipçisi, bir ilgi alanı var. O komunitiler kendiliğinden oluşuyor gibi. Dolayısıyla ben orada çok göze batan, doğal olmayan ya da kuralcı bir yönetim şeklinin işlemeyeceğini düşünüyorum, doğasına aykırı. Çünkü işin içinde bireylerin o spontane ve kendi deneyimlerine, fikirlerine göre bir mecrayı yaratmasını gözlediğiniz zaman, onlardan biri gibi hareket etmediğiniz sürece ve o iç görüleri de samimi olarak taşıdığını ifade etmedikten sonra bir şansınız olduğunu düşünmüyorum.

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
VİDEO İZLE
Yorum Yazın