Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
  • Anasayfa >
  • İLETİŞİM SOHBETLERİ >
  • Prof. Dr. Alaeddin Asna; "Halkla ilişkiler, karşıdaki hedefe en etkili kanalları seçerek, mesajımızı ileten bir çalışmadır"

Prof. Dr. Alaeddin Asna; "Halkla ilişkiler, karşıdaki hedefe en etkili kanalları seçerek, mesajımızı ileten bir çalışmadır"

18 Haziran 2011 , Cumartesi 12:00
Prof. Dr. Alaeddin Asna; "Halkla ilişkiler, karşıdaki hedefe en etkili kanalları seçerek, mesajımızı ileten bir çalışmadır"

"Gençler önce çırak olacaklar"

Çok kapsamlı bir alan iletişim. Çok şeyin bilinmesi gerekiyor değil mi? Yani uzmanlıkla birlikte yıllar itibariyle bu uzmanlıklar kazanılıyor ama temel olarak da çok şeyi bilmemiz gerekiyor. Nasıl öğreneceğiz bunları? Gençler ne yapsınlar? Nasıl yetişecekler?

AA: Çırak olacaklar. Ben bir zamanlar onu da öğrencilerime söylerdim, artık lüzum kalmadı öğrendiler, mezun olur olmaz şirket kurup genel müdür olmak istiyorlar. Hiçbir meslekte yok ki bu. Yani mezun olduktan sonra uzun bir çıraklık dönemi geçirmelisiniz, ustalardan öğrenmelisiniz.

Çünkü bu bir uygulamalı zanaat. Ancak uygulaya uygulaya görürsünüz, “Ustam nasıl yapmış ben de öyle yapayım” dersiniz, tıpkı otomobil tamircisi gibi. Yani durup dururken teknik okuldan filan mezun olsanız, hemen usta olabiliyor musunuz? Hayır, otomobilin altına yatıyorsunuz, elinizde tornavidalar, kerpetenler, üstünüz yağ içinde kalıyor ve orada seneler geçirdikten sonra artık kalfalığa çıkıyorsunuz, daha usta da olmuyorsunuz. Sonra usta oluyorsunuz, kendi tamirhanenizi açıyorsunuz. Halkla ilişkilerin öbürlerinden farkı yok ki, onda da çıraklık dönemini geçirmeniz lazım.

Ama şık bir ofis, şık kıyafetler, donanımlı bir ofis idaresi oluyormuş gibi zannediliyor.

AA: İşte onun uzun bacaklı kızlardan farkı var mı? Mini etek giydiğiniz zaman çok iyidir görüntüsü de işe yaramaz. Bu meslekte yaramaz, başka mesleklerde yarar, mankenlikte yarar, belki film sinema sanatlarında yarar. Tiyatroda bile yaramaz, çünkü tiyatro ezbere dayalıdır, rol yapmaya dayalıdır, sadece bacakları göstermekle iyi bir Shakespeare oyuncusu olamazsınız. Onun gibi.

İletişim eğitimi nasıl hocam? Sizce yeterli mi?

AA: Uygulamalı olmalı, uygulama imkanı bulamadıkları için de gençler yetişemiyorlar. Yani mezun olup bir işe girdikten sonra ancak öğreniyorlar. Ben buna da razıyım. Ama 40 tane olunca iletişim fakültesi, bazıları eğitimi de iyi alamıyor uygulamadan evvel, çünkü hoca yok. Yani hocalar da ya başka mesleklerden geliyorlar ya da hemen mezun olduktan sonra asistan falan olup ders anlatmaya, öğretmeye kalkıyorlar. O zaman tecrübeli hocaların günahı neydi, onlar senelerce dirsek çürütmüşler bu meslekte. Onun için büyük şehirlerde, Ankara, İstanbul, İzmir gibi, iletişim fakülteleri artık kendi ustalıklarını ispat ettiler, iyi öğrenciler yetiştirdiler, bu insanlar iyi yerlerde çalışmaya başladı, bu insanlar yeni mezunları yanlarına alarak çalıştırıyorlar. Ama küçük şehirlerde bu olmadığı için, o şehirlere hoca bile bulamadığımız için oralarda maalesef zorluklarımız var ve o zorluklar 20 yıl sonra falan kapanır, 1 – 2 yılda kapanacak zorluklar değil. Sen kendini düşün kaç yıl önce mezun oldun, kaç yıl neler yaptın, o zaman bir şirket sahibi olabildin, o zaman bir dernek yöneticisi haline gelebildin. Bunları düşünmek lazım.

Böyle bir sabır var mı sizce?

AA: Olmazsa başka iş yapsınlar, kasap dükkanı açabilirler, manav olur üzüm satabilirler falan.

Siyasal iletişim diyelim, Türkiye’nin gündeminde de çok sıcak bir konu. Ne dersiniz?

AA: Bizim bir hoca arkadaşımız vardı İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde, sonra milletvekili oldu ve milletvekili olunca siyasetin içine girdi. İletişim hocası olduğu için de ben onun siyasal iletişimi bildiğini düşündüğümden, bizim asistanlardan bir tanesi tez çalışması yapıyor, ona gönderdim. Bu seçimlerde kazanamamış, dolayısıyla siyasete kızmış, iletişime de kızmış herhalde, arkadaş gitmiş ona, hocam işte filan, siyasal iletişim yoktur demiş çıkmış. Tabi işin kolayı bu aslında. Çok içine girmezseniz ve kendinizi harap etmezseniz öğrenmek için, siyasal iletişimi öğrenemezsiniz.

İletişim adam kandırma değildir, saydamca gerçekleri gösterirseniz iletişim olur

Türkiye’de siyasal iletişimin görülmemesinin sebeplerinden bir tanesi, siyasetçilerimizin hiçbirinin siyaset bilimini okuyarak öğrenmemiş olmalarıdır, hepsi kulaktan dolmadır, sağdan soldan bakmışlardır. Kimisi çok bağırarak nutuk vermenin etkili olduğunu zannetmiştir, kimisi çok eş dost sahibi olursanız başarılı olacağını zannetmiştir. Onun içindir ki, iletişim eğitimi görmeden, bir zamanlar bir takım partiler siyaset okulu falan açıyorlardı, eğitim yapıyorlardı. Ama bu siyaset okulu içinde hep özetle, okuyan olursa şimdi kızacak bana ama, siyaset = adam kandırma gibi bir politika öğretmeye çalışıyorlardı. Halbuki iletişim adam kandırma değildir, hep söylüyoruz, dürüstçe iletişim olursa iletişim olur, saydamca gerçekleri gösterirseniz iletişim olur. Ancak o zaman ikna edebilirsiniz. Adam kandırabilirsiniz ama 15 gün sonra foyanız ortaya çıkar. Bizde siyasal iletişim böyle olduğu için siyasilerimiz de her şeyi bildikleri gibi iletişimi de çok iyi bildikleri için, oldukları yerde kaldılar, saydılar ve ileri gidemediler. Umarım bir sürü başka ihtiyaçta olduğu gibi bu da Türkiye’de 15-20 yıl sonra yerleşecektir, daha çabuk değil.

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
VİDEO İZLE
Yorum Yazın