İletişim sektöründe çok büyük emekleriniz, öncülükleriniz bulunuyor. TÜHİD’i kurmak gibi…
AA: Türkiye’de bu mesleğin gündeme gelmesini düşünüyorum, 50 yıl gibi ve bir dernek var ki, bir meslek, hiç o zamana kadar bilinmiyor, o mesleğin 40. yılını bir örgütle kutluyoruz. Müthiş bir şey bu. O örgüt yetmiyormuş gibi onun içinden bir ödül çıkıyor. Bu ne kadar hızlı bir geçiştir, çok şaşıyorum aslında. Şundan dolayı çok şaşıyorum, bütün bu evreleri ben yaşadım, beraber geçtim, yani Dernek benimle beraber büyüdü, benimle beraber yaşlanmaya başladı, şimdi işte yeni başkan sayesinde de daha uluslar arası hale geldi ve Türkiye adını kabul ettirdi. Bugünkü Derneğimize sahip olduğumuz için ben sana da çok teşekkür borçluyum.
Biz hiçbir zaman bu meslek içinde Avrupa ülkelerinden geride kalmadık
Ödüller tabi her meslekte çok teşvik edici bir şey. Dolayısıyla hem gençlerin kendilerini biraz daha iyi şeylere yaklaştırmak için çok çalışmalarını, daha çok gayret göstermelerini sağlıyor hem de mesleğe katkılarda bulunuyor. Çünkü başlangıçta bir ödüldü şimdi siz bunu bölümlere de ayırdınız. Dolayısıyla herkes farklı bölümlerde daha başarılı olup öne çıkmak için yaratıcılıklarının son aşamalarına kadar kendilerini zorluyor. Onun için de çok iyi şeyler çıkıyor. Benim jüri olduğum zamanlardan hatırlıyorum ki şimdi gelen katılımlar çok daha güzel, müthiş şeyler çıkartıyordu insanlar, biz çoğunlukla karar vermekte, katılımcılar içinden seçim yapmakta zorlanıyorduk. Eminim ki şimdi daha zordur, çünkü katılım sayıları da daha fazla. Dolayısıyla Altın Pusula Ödülleri Türkiye’de halkla ilişkiler mesleğine çok önemli katkılarda bulunmuştur.
Onun için de diyorum ki zaten 60’lı yıllar halkla ilişkiler mesleğinin kamuda başlaması, 60’lı yıllar zaten Avrupa’da da başlaması. Yani biz hiçbir zaman bu meslek içinde Avrupa ülkelerinden geride kalmadık. Belki Amerika’da bizden önce başladı 40’lı 50’li yıllar ama 15 - 20 yıl içinde onların düzeyine eriştik, IPRA’nın saygın üyelerinden biri olduk. Dolayısıyla adımız pek çok meslekte olmadığı kadar fazla anılıyor dünya çapında. Uluslar arası Halkla İlişkiler Derneği’nin saygın üyesiyiz. Üye sayımız çok fazla arttı, çoğunlukla senin sayende.
İyi yöneticilerle, iyi başkanlarla hep ileriye giden bir çizgisi olmuş ama esas, temeli tabi çok önemli. Temelden sonra kontrolü de bence çok önemli. Kim ne görev yaparsa yapsın dönüyor Alaeddin Hocasına soruyor.
AA: Evet, o ilk Kurucu Başkan’ın bir özelliği de bir hoca olması. Nerden bakarsanız Derneğin ... şu kadar üyesi onun öğrencisi. Dolayısıyla onlarla 20 yaşlarında temas etmeye başlamış ve bu temas devam etmiş.
Alaeddin Asna: "İletişim sektörü çok zor bir sektör, zorluklarla savaşma arzusu gösteren bir sektör".
Kaç yıldır iletişim mesleğini yapıyorsunuz?
AA: Öğreniciyken 1957’de başladığıma göre gazeteciliğe, gazetecilikten 61’de planlamaya girdim, Talat Halman’dan ilk iletişim çalışmalarını öğrendim. Gazetecilik mesleğimi saymazsanız 50 yıl falan oldu. Sonra Amerika’ya gittim okudum vesaire.
Ama başlangıçtan itibaren 50 yıl. Zaten Amerika’daki eğitim de bunun üzerineydi. Bu 50 yılda sizin en çok sevdiğiniz iletişim alanı hangisi oldu?
AA: İçimde olan bir şey vardır, Türkiye’de yapılmadı, kimse de benden istemedi, keşke olsa da yapılsa, çünkü kimse yapmıyor, sporda iletişim. O kadar eksik bir konu ki bu, bizim arkadaşlarımızdan mesela İpek, voleybol alanında, kendi şirketi var, kendi de sporcuydu voleybolcu, o da yapmak istedi ama, mesela ben İpek’i çok zorladım, hiç spor kulübü takımı falan yok müşterileri arasında.
Bir dönem kendi çalışmıştı Beşiktaş’ta.
AA: O kadar. Bir dönem mesela Beymen’de çalışan Banu Birkan, o da Beşiktaş Kulübü’nde çalıştı ama bunlar spor alanında iletişim gibi çalışmıyorlar. Keşke birileri bana söylese de ben onlara güzel plan hazırlasam, olmadı ama içimde hep istektir.
Siz Beşiktaşlısınız hocam. Nasıl yararlanacaklarını bilmiyorlardır.
AA: Ben Beşiktaşlıyım. Bizim Beşiktaşlılar da bilir kim olduğumu, kongre üyesiyim. Belki ondan, belki de diyorlardır ki “Ya söylenmez adama şimdi ayıp olur”. Bilmiyorum ki, olmadı bir türlü.
