Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
  • Anasayfa >
  • İLETİŞİM SOHBETLERİ >
  • Prof. Dr. Alaeddin Asna; "Halkla ilişkiler, karşıdaki hedefe en etkili kanalları seçerek, mesajımızı ileten bir çalışmadır"

Prof. Dr. Alaeddin Asna; "Halkla ilişkiler, karşıdaki hedefe en etkili kanalları seçerek, mesajımızı ileten bir çalışmadır"

18 Haziran 2011 , Cumartesi 12:00
Prof. Dr. Alaeddin Asna; "Halkla ilişkiler, karşıdaki hedefe en etkili kanalları seçerek, mesajımızı ileten bir çalışmadır"

"Türkiye'nin dış iletişime ihtiyacı var!"

Halkla ilişkilerin gelecekte nerede olacağını düşünüyorsunuz?

AA: Gelecekte halkla ilişkiler olmayacak, yani Türkiye olarak düşünüyorum. Türkiye o kadar pahalı bir mücevher ki, ben Türkiye’yim dediğiniz zaman, ayağa kalktığınız zaman, sizin vücudunuzla görüntünüz kendi halkla ilişkilerini yapmış olacak. Bunu başarmak için ama şimdikinden çok daha başarılı dış iletişim yapmak zorundayız. Ben böyle bir ivmeyi özlüyorum Türkiye için. Biz Türkiye’nin dış iletişimine şimdi sıfırdan başladık.

Türkiye artık öyle bir yere geldi ki, öyle bir ivme kazandı ki, kendiliğinden iletişimi bir parça itmesiyle, çok hızlı giden bir lokomotif gibi koşuyor. Eskiden biz arkadan iterdik arabayı, onlar bizim itmemizle giderdi. Onun için artık diyorum ki, Türkiye’nin kendisi bir iletişim nesnesi olacak ve dünyanın saygısını da böyle kazanacağız. İletişimde amacımız o değil mi, saygınlık kazanmak. Dolayısıyla Türkiye bu saygınlığı kazandığı zaman ne Avrupa Birliği ile kavgalarımız olacak, ne Avrupa Konseyi ile tartışmalarımız olacak, ne kadınların siyasete atılması sorun olacak, ne başörtüsü sorun olacak. Bunlar artık kendiliğinden halledilmiş, biz eskiye baktığımız zaman neler olmuştu diye hatırlanacak şeyler olacak.

İstanbul’un markalaşması hakkında neler söylersiniz?

AA: İstanbul’un markalaşması da aynı Türkiye gibi, İstanbul marka ama bu markanın farkında değiliz. Ne yapıyoruz, aramızda konuşurken diyoruz ki, “İstanbul’u nasıl markalaştırırız?”. Elması nasıl markalaştırırız gibi bir şey bu. Elmas işte bu artık, bunun markalaşmasına ihtiyaç yok. Ama biz elması eğer parlatmazsak, silmezsek, ışıktan muhafaza edersek, serin yerde filan neyse onun teknolojisi bilmiyorum tutarsak, o kendi elmaslarını gösterir.

Biz Türkiye için bunu yapmadığımız için, İstanbul için de bunları yapmadığımız için, hala İstanbul’a gelenler doğru kebapçıya götürülüyor, bir de boğaz kenarına götürülüyor, bakın denizimiz var diye, karşısı da bizim deniyor, orası da başka memleket değil deniyor, “aaaa” filan diye bakıyorlar, kahvelerden tavla seslerini de duyuyorlar. Döndüklerinde diyorlar ki “Aman ne oryantal ne kadar güzel bir ülkeye gittik” ama hiç ne gelişmiş ülkeye gittik demiyorlar. Bu hale getirildiği zaman İstanbul, kendi değerini kazanmaya başlayacaktır.

Belki de bizim sahip çıkmamız lazım bu konulara. Tek başımıza yapabileceğimiz bir şey değil.

AA: Tabi Avrupa’da bir takım toplantılarda lobi yapıp Kültür Başkenti seçtirmek İstanbul’u yetmiyor. Çünkü Kültür Başkenti olmaya layık bir şehir olmalısınız ki sizi gerçekten kültürün merkezi diye görebilsinler.

Bir de seçildikten sonraki şeyleri anlamamız lazımdı değil mi, bir şey hissedemedik.

AA: Tabi, çünkü sadece olduk dedik ve seyrettik. Ama ne olduğunu da bilmiyoruz.

Kamu ve özel sektör halkla ilişkiler yöneticileri ile neden çalışmalı?

Aslında belki de bütün bunların devamında profesyonellerle çalışmamak var. Kamu sektörü de uzman olduğunu düşünüp uygulamaları yapıyor, dünya bütçeler yönetiliyor. Halkla ilişkiler yöneticileri ile neden çalışmalı kamu ve özel sektör?

AA: Hastalandığınız zaman kendinizi iyileştiriyor musunuz? İlle bir profesyonel arıyorsunuz. Profesyonelin de dalına göre sizin kendi dalınızı arıyorsunuz. Yani sanatta iletişim uzmanı başka, sanayide iletişim uzmanı başka, havacılıkta iletişim uzmanı başka diye düşünmeniz lazım. Halbuki bizde daha iletişimciler hızla gelişiyor, ama bizde hala “ne iş verirsen yaparım ağabey” aşamasındayız. İşveren de birine beş iş yaptırırsa daha ucuza gelir diye düşünüyor, “bizde 5 ayrı dalda iletişim uzmanlığı var, 5 ayrı adam tutayım” diye düşünmüyor, bir adamına her şeyi yaptırmaya kalktığın zaman bu sonuçlara varıyoruz.

Meslek etiği nasıl bu çerçevenin içinde?

AA: İletişimde meslek etiği olarak bakmamak lazım aslında, meslek etiği her meslekte çok önemli bir şey. Yani başta diyordum halkla ilişkiler tanımını yaparken, dürüst olmak. Eğer dürüstlük yoksa, bir düşünürün bir sözü vardır; “Bazı insanları bir kere kandırırsınız, bazılarını arada sırada kandırırsınız, ama bütün insanları hiçbir zaman hepsini aynı anda kandıramazsınız”. Dolayısıyla kandırma keyfimiz vardır bizim, yani tavla oynayıp karşındakini mars etmek gibi bir şey. Halbuki uzun vadeli baktığınız zaman sonunda kendinizi kandırmış oluyorsunuz.

Dolayısıyla etiği burada kullanmak lazım, dürüst olma mecburiyetini, zorunluluğunu. Yani bir inşaat yapar da çimentosunu, devrini eksik yaparsanız yıkılır, bunun karşılığını çok acı ödersiniz. Ne zaman yıkılır? Ucuz mühendis tutarsanız, ucuz mimar tutarsanız yıkılır. Mahalledeki doktora giderseniz, bademcikleriniz hiçbir zaman iyileşmez, ama kulak burun boğaz mütehassısına giderseniz ve onun da işini iyi yapanına giderseniz daha çabuk iyileşirsiniz, yalnız onun vizitesi daha pahalıdır. Dolayısıyla bütün bunları düşünmeniz lazım, kendinizi kandırmadan karşınızdakini kandırmamaya çalışmalısınız.

Yalnız o değerler kısmında bireyselden konunun başladığını vurgulamamız gerekiyor değil mi? Dürüstlük diyorsunuz ya, bu aslında kişisellikten başlayan bir kuruluşa yansıma değil mi?

AA: Tabi, dürüstlüğün sunisi olmaz, dürüstlük temelinde olmalı ve gerçek olmalı. Neden? Çünkü dürüstlüğün hemen arkasından, saydamlık geliyor. Yani evin tozunu halının altına süpüren kadın olmamalısınız. Çünkü genelde misafirler halının üstünü görürler ve “Aaa ne kadar güzel evin kardeşim” derler, bir meraklının biri çıkıverir veya ayağı takılır halıya, altını açar ve o pislikler gözükür. Dolayısıyla uzun vadede herkesi kandıracağınızı zannetmemelisiniz.

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
VİDEO İZLE
Yorum Yazın