Pelin Özkan, yeniden bu mesleği seçer miydiniz, gazetecilik, yayıncılık, yöneticilik?
PÖ: Seçer miydim, seçerdim herhalde. Ama daha etkili bir yerde olmayı isterdim. Bunu bana birisi daha sormuştu.
Pelin Özkan; “Bizim ülkemizde medya toplumu çok etkiliyor”
PÖ: Bizim ülkemizde medya toplumu çok şekillendiriyor, çok etkiliyor ve bazen de yazık ediyor bazı şeylere, o açıdan da gerçekten çok etkili bir şekilde, faydalı bir şeyler yapacak bir pozisyonda, yani şu anda da faydalı bir şeyler yaptığıma inanıyorum ama sınırlı bir kesimi etkilediğimi düşünüyorum, çok daha büyük bir toplumu etkileyecek bir yerde olmak için bütün eğitimimi öyle tasarlardım. Çünkü bazen çok üzülüyorum geldiğimiz noktaları, kaybettiğimiz değerleri gördükçe ve bunda da medyanın çok büyük bir payının olduğunu düşünüyorum.
Peki bu süreç içinde bugüne kadarki hizmet alanlarınız içinde, sizi en çok memnun eden veya en çok üzen ne var?
PÖ: Yaptığımız her işten çok heyecanlanıyoruz ve çabuk bitiriyoruz o heyecanı, ondan sonra yeni heyecan peşinden koşmaya başlıyoruz. Bir usta diyor ki, “Dahi insanları sanattan uzak tutmanın en iyi yolu reklamcılık yaptırmaktır. Başarılı reklamcıların sırrı budur” . Biz de şöyle bir şey düşündük dedik ki, reklamcılar gerçekten yaratıcı olanlar, yaratıcı yönetmenler çok yetenekli insanlar ama bu yetenekleri o kadar sınırlanıyor ki bir şeyler yaparken hep birileri onların elinden tutuyor ve şunu şöyle yap bunu böyle yap diyor, biz de dergi olarak bu insanların enerjilerini yeterince sektöre yansıtamıyoruz, izin vermiyoruz, çünkü yerimiz sınırlı ya da ticari kaygılarımız var, neyse. Dedik ki öyle bir proje geliştirelim ki verelim reklamcı istediği şekilde yapsın yaratıcı yönetmen, tasarım dergilerini. Her birini bir yaratıcı yönetmene veriyoruz ve oradan geliyor. Her defasında büyük bir heyecan yaşıyoruz, çünkü gelen şeyler bizi çok heyecanlandırıyor. Mesela bu sayıda gördünüz mü bilmiyorum “Tasarım Alaturka” diye.
Bayıldım.
PÖ: Ayşe Bali’nin yaptığı bir şey. Mesela orada hem çok üzüldük hem çok sevindik.
Vefat nedeniyle yarım kalmış bir proje ama son eseri sizde aslında.
PÖ: Öyle şeylere üzülüyorum mesleki olarak, değerli reklamcıların daha doğrusu sadece reklamcıların değil bu sektöre katkı vermiş insanların bu dünyayı terk ettiğinde üzülüyorum. Mesela Eli Acıman da vefat ettiğinde çok üzülmüştüm. Yeni öyle bir kuşak gelecek mi ondan çok tereddütlüyüm. Yeni kuşaklar çok fazla ilgili değil, bazen ona da üzülüyorum. Aradan da gençler çıkıyor şu son çalışmalara baktığınız zaman da.
Belki imkanlar eskisi gibi değil, daha teşvik edici ama yinede zorlanabiliyor gençler.
PÖ: Biz çok basit şeylerden mutlu oluyoruz, yaptığımız şeyler takdir edilince. Geçenlerde 1-2 ay önce Reklam Verenler Derneği Başkanı bana bir mektup yolladı Ahmet Bey, Pelin Hanım biz bilmem kaçıncı yıl sebebiyle eski başkanlarımıza plaket vereceğiz, çok küçük bir yemek düzenliyoruz 20 – 25 kişinin katıldığı, orada da sadece 3 gazeteci çağırıyoruz. Sevinerek gittik ben, Fatoş, Günseli vardı o gelememişti mazeret bildirmişti. Bütün eski başkanlara plaket verdiler, bütün başkanlar konuşurken tek tek hepsi bize teşekkür etti, sektöre katkılarımızdan dolayı. En sonda da Ahmet Bey bizi çağırdı bize çiçek verdi. Ben böyle şeylere çok mutlu oluyorum, sektöre katkım olursa,faydam olursa.
Ama sektör yayıncılığı çok önemli. Bizler için de çok önemli. Çünkü disiplinleri paylaşmak, yapılan işleri paylaşmak ancak sektör yayınları ile oluyor. Bizim sektörümüzde de hem Mediacat hem Marketing Türkiye çok güçlü yayınlar ve hepimizin satır satır okuduğu yayınlar. Her zaman da teşekkür ediyoruz kalben.
