Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

Ali Saydam; "Halkla ilişkiler bir ikna aracıdır"

9 Temmuz 2012 , Pazartesi 10:37
Ali Saydam; "Halkla ilişkiler bir ikna aracıdır"

Her zaman söylemez miyiz İstanbul ile ilgili bir kitap olsun bir film olsun.

AS: Bunun koordine edilmesi gerekir. Yabancılar yapıyor, Katarda bir vakıf “İstanbul’un Fethi” diye Fatih Sultan Mehmet’in hayatını hazırlıyor, ilan etti, basın toplantısı yaptı. Bunu Türkiye’de bir vakfın yapması gerekirdi, bize düşerdi. Fakat her zaman da böyle olmuyor. Napoléon filmlerini ille de Fransızlar yapmadı ilk filmi Amerikalılar çektiler “Desire” adıyla çok güzel filmdir. Ama keşke bizim koordinasyonumuz da olsa bu iş.

Ali saydam kaç senedir bu mesleğin içindesiniz?

AS: 1978 başlangıç. 34 yıl.

Yeniden bu mesleği seçer miydiniz?

AS: Tabi ki asla başka bir iş yapmazdım.

Sizi en mutlu eden şey nedir?

AS: Beni en çok mutlu eden aklın ve duygunun oluşturduğu bir fikrin uygulandığı zaman başarılı olması.

Ali Saydam; "En gurur duyduğum şey Bersay İletişim Enstitüsü"

Peki en çok gurur duyduğunuz çalışmanız neydi?

AS: Bersay İletişim Enstitüsü kesinlikle. Kar amacı gütmemesine rağmen ki bilakis diğer şirketlerimizin kazancı buraya akıyor, iletişim öğrencilerine master ve doktora bursu veriyor. TÜSİAD 1 öğrenciye vermiş burs biz 6 öğrenciye veriyoruz demek ki TÜSİAD’ın altı misli kuvvetli burs kapasitesi var enstitünün. Hedef 100 öğrenci.

TÜHİD’in de 15 bursiyeri bulunuyor.

AS: Bunun çok yararı olduğunu düşünüyorum. Bersay İletişim Enstitüsü sadece ofislere kitap yayınlıyor, benim kitaplarımı da yayınlıyor, makaleler yayınlıyor, blogları var, yazarları var, Haluk Şahin bizde yazıyor. O yüzden benim en gurur duyduğum bu hayatta, çocuklarım hariç tabi, onları ben tek başıma yapmadım, Enstitüyü de tek başıma yapmadım, arkadaşlarımızla birlikte oluşturduk. En gurur duydum şey bu.

Meslek hayatınız boyunca geçen süreçte sizi en çok üzen şey neydi?

As: En çok üzen bir tane olay anlatayım. Müşteri ilişkilerini anlayana kadar onu şahsi aldım. O beni çok üzerdi. Bunun en yukarıdaki örneği kendimi kaybettiğim ama reaksiyon vermediğim hadise şöyleydi; bir etkinlik oldu bizde, etkinliğin oluşmasında fikir de bizden çıktı. Gazetelerde haber çıktı, o şirketin kurumsal iletişim direktörü beni aradı ve dedi ki “Bu haber küçük çıkmış aynı haber lütfen yarın daha büyük aynı gazetede çıksın”. Bu benim bu meslekte duyduğum en ilginç söz oldu, kendimi en aşağılanmış hissetim şey oldu. Böyle ahlaksız teklifleri, yani bunu karşılayan da bazı kendini ajans diyen kuruluşlar olduğunu biliyoruz. Çıkarttığım haber kadar para alırım falan filan gibi bunlar medya nezdinde de bizim itibarımızı iki paralık eden davranışlar.

O gazeteciyi düşün bu haberi niye yazayım? Bunlar beni çok üzen şeyler ve sonuçta oradan dönüyor medya gezileri alaya alınıyor. O gazetecilerin hiçbirinin seyahatlere ve yemeklere ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Biraz kendimize de çuvaldızı batırmakta fayda var. Burada kendimizi konumlandırma, kendi iletişimimizi doğru yönetme problemiz var.

Çok teşekkürler…

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
VİDEO İZLE
Yorum Yazın