Günseli Ocakoğlu; “Halkla İlişkiler, süreklilik ve etki açısından diğer bileşenlerin üstünde yer alır”
Sizin için halkla ilişkiler nedir?
GO: Aslında pazarlama konseptinin içerisinde bir parça ama şöyle tanımlayayım; marka özelinden gideyim isterseniz, marka, bir reklamcı için görüntüdür, logodur. Bir halkla ilişkilerci için müşterinin kulağına söylenen cümlelerdir. Bir pazarlamacı içinse algıdır. Oysaki marka bir kurumun müşterilerine verdiği taahhüttür. Böyle bakıldığı zaman halkla ilişkiler sürekli kulağa fısıldandığı için o taahhüt ifade edilir, algı yönetilir. Bana göre bütün bileşenler içerisinde halkla ilişkiler çok önemli bir misyona sahiptir. Hem süreklilik açısından hem de etkisi açısından diğer bileşenlerin üstünde yer alır. Dolayısıyla halkla ilişkilercisiz olmaz diyorum.
Siz de yararlanıyorsunuz o zaman halkla ilişkilerden. Siz de profesyonel olarak aslında bu mesleğin yanındasınız.
GO: Elbette. Hem dergimle konunun içerisinde, hem Günseli Ocakoğlu olarak sektörün içerisinde bu işin eğitimini almış ve uzman yayımını yapan kurumun başında olarak halkla ilişkileri gerçekten kullanıyoruz ve umarım bizim söylediklerimiz okurlarımıza ve sektöre, onların bizi daha iyi anlamalarına neden olacak şeylerdir ve iyi bir algı yaratmışızdır. Bunu da sürdürmeye devam edeceğiz.
Günseli Ocakoğlu; “Kurumun algısını ve onun itibarını yönetmek için halkla ilişkilerden faydalanılması lazım”
Sizin gibi bir yönetici halkla ilişkilerden nasıl yararlanır? Hem bireysel hem kurumsal anlamda.
GO: Çok yararlanır. İletişim çağındayız. Halkla ilişkiler aslında isminin içerisinde de geçtiği gibi ilişkiyi, bir iletişimi barındırır. Dolayısıyla da kurumun mutlaka koşulsuz halkla ilişkilerden faydalanmış olması lazım, kurumunun algısını ve onun itibarını yönetmek için. Bireysel anlamda da bunu yapmış olması lazım. Mesleki anlamda kariyerini yukarıya doğru taşımak istiyorsa iletişim diye ifade edebileceğim şekilde halkla ilişkilere dayanması ve onun desteğini almış olması bence gereklilik.
Meslek etiği burada nerede sizce?
GO: Etik olmazsa olmaz. Benim kendi şiarımda da böyle, yaptığım işte de böyle, etrafımda da böyle şeyler görmek istiyorum. Meslek etiği çok önemli. Halkla ilişkilerde de bana sorarsanız kurum ya da kişi hep doğruyu söylemeli, hep önde olmalı, kriz anında kaçmamalı, geride durmamalı ve soru sorulduğu zaman da sadece gerçekleri söylemeli. Ama buna çok fazla rastlayamıyoruz. Bunu da söylemek istiyorum. Zaman zaman kurumlar bu söylemin dışında, belki kendilerince haklı gerekçelerle duruyorlar, ama bana göre etik olmazsa olmaz.
İyi niyet?
GO: Habere ilişkin mi söylüyoruz bunu? Yani halkla ilişkilerin dışarı yansıyan yüzü olarak mı söylüyoruz?
Günseli Ocakoğlu; “İyi niyetle yaklaşmak, iyi niyetle olayların yanında durmak ve iyi niyetle açıklamalar yapmak bence halkla ilişkilerin en temel unsuru”
İlişkilerde iyi niyet iletişim temeli değil mi?
GO: Kesinlikle. Pozitif olmaktan söz edebiliriz. Yani iyi niyeti bence pozitif olarak değerlendirirsek, pozitif olduğumuz zaman pozitif olanlar gelir, negatif olduğunuz zaman da negatifler gelir. Hem insan, hem işler anlamında hem de olaylar anlamında negatiflik gelir. İyi niyetle yaklaşmak, iyi niyetle olayların yanında durmak ve iyi niyetle açıklamalar yapmak bence halkla ilişkilerin galiba en temel unsuru. Belki başka şeyler var ama halkla ilişkiler en önemli unsuru gibi geliyor bana.
