Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
  • Anasayfa >
  • İLETİŞİM SOHBETLERİ >
  • Gonca Karakaş; “Halkla ilişkiler hizmeti, kurumu veya şahsı çok iyi anlayıp, hedef kitleleri ile arasında güven bağı oluşturmaktır.”

Gonca Karakaş; “Halkla ilişkiler hizmeti, kurumu veya şahsı çok iyi anlayıp, hedef kitleleri ile arasında güven bağı oluşturmaktır.”

10 Ekim 2011 , Pazartesi 12:49
Gonca Karakaş; “Halkla ilişkiler hizmeti, kurumu veya şahsı çok iyi anlayıp, hedef kitleleri ile arasında güven bağı oluşturmaktır.”

 “Bir şeyler yaratmaktan zevk alıyorum”

Neden bu meslek Gonca Hanım?

GK: Neden bu meslek;

Bir finans geçmişiniz olduğunu biliyorum…

GK: Ben tesadüflere inanmam ama bilinçli bir seçim olduğunu da söyleyemeyeceğim. Ben finans, uluslar arası ilişkiler okudum, üstüne bankacılık masterı yaptım. Yatırım bankacılığı yaparken 1994 krizinde ani bir kararla, üniversitede ki geçmiş tecrübelerimin bu yönde olmasının verdiği tuhaf cesaretle, kendi işimi kurmaya karar verdim diyelim. Girişimcilik ruhumda var.  Ben aslında halkla ilişkiler şirketinden önce bir, iki şirket daha kurdum ve sattım. Bir turizm şirketi kurdum onu ortaklarıma devrettim. Şu ana kadar kurduğum ve devrettiğim şirketler Effect’le birlikte herhalde beşin üzerindedir.  Bir girişimcilik durumum var. Bundan zevk alıyorum. Yeni bir şeyler yaratmaktan zevk alıyorum.

Bu meslekte en mutlu olduğunuz konu neydi, en çok ne mutlu etti sizi?

GK: Ben bu meslekte en çok, doğru kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları formatlamayı seviyorum. Buna aracılık etmeyi, güzel bir şeylerin olmasını, hem firmaların hem kendi kaynaklarımızla yönlendirip, birde bunun üzerinden profesyonel olarak bir şeyler yapıp para kazanıyor olmak çok inanılası bir şey değil. Bir gün gelipte ben tamamen kendimi bu işlere vermeyi hayal ederken, şu anda çalışmalarımızın en azından %30’unun sürdürülebilirlik kurumsal sosyal sorumluluk konusunda yoğunlaşması benim için çok sevindirici bir şey.

Meslek hayatınız boyunca hiç sevmediğiniz veya unutamadığınız kötü bir anı var mı?

GK: Kötü bir anı, unutamadığım, sektörle ilgili veya şirketle ilgili yok. Kötü anım var ama Effect öncesi.

O kadar mutlusunuz.

GK: Hiç aklıma gelmedi.

“Meslekten ben de besleniyorum, çok yönlülüğü seviyorum...”

Tekrar bu mesleği seçer misiniz?

GK: Seçerdim.

Neden?

GK: Seçerdim çünkü ben de besleniyorum meslekten, bu çok yönlülüğü seviyorum, aynı anda on tane farklı sektörle iç içe olmayı, hepsinin dinamikleriyle başka dünyalara girmeyi seviyorum. Çok renkli, çok yönlü ve gördüğünüz gibi halkla ilişkileri şirketini kurunca her an başka bir şirket kurmama gerek kalmadı. Her türlü sektörde, her yeni müşteri, yeni bir dünya, yeni bir şirket kurmak gibi bir şey bizim için. O dünyayı keşfedip o dünyayla birlikte yine uzun soluklu bir birlikteliğe gitmek çok keyifli. Bizim ilişkilerimiz hep uzun soluklu olduğu için duygusal yönden de beni tatmin ediyor. Hani bir lansman yapıp çıkmıyoruz işin içinden. Bu yüzden ben seviyorum sektörümü. 

Kişisel İletişim stratejiniz var mı?

GK: Olmalı, fakat ben bizim mesleğimizde olan kişilerin kendilerini değil daha çok yaptıkları işlerin kendileri adına konuşulmasına inandığım için zaten bizim sektörde kendiliğinden gelen bir şey olarak görmek lazım. Doğru yerlerde olmak, doğru meslek örgütü işinin bir parçası olmak, doğru yerlerde görüş bildirmek, ön planda olmak için çok aşırı bir çaba sarf etmemek, bunlar zaten yaptığınız işlerle, bulunduğunuz yerler, yaptığınız katkılar sektörle birleşince uzun vadede yavaş yavaş da olsa sizi bir yere götürüyor, taşıyor diye de düşünüyorum.

“Herkesin kendince keşfettiği bir İstanbul’u var”

Gelelim İstanbul’un marka olmasına ve Türkiye’nin tanıtımına. Bu konuda neler söylemek istersiniz, İstanbul nasıl bir şehir?

GK: İstanbul dünyanın en renkli şehri tabii ki bana göre, içinde doğduğum, büyüdüğüm şehir olarak ve yabancıların gözüyle de baktığımız zamanda böyle. Fakat İstanbul ne kadar popüler olsa da hiçbir zaman yeterince doğru anlatılamamış. Herkesin kendince keşfettiği bir İstanbul’u var. Bu şehri en özel kılan da o. Benim tanıdığım herkesin farklı bir İstanbul algısı var ve farklı bir İstanbul’u var. Bunu verebilen çok az şehir vardır dünyada. Herkes Paris’in için aşağı yukarı aynı yerlerine gider, aynı restoranlarında yer hani romantik Paris’tir. Londra bir sanat şehridir, müzikallere gidilir, herkesin Londra’sı aşağı yukarı aynıdır ama İstanbul öyle bir şehir değil. İstanbul herkesin farklı yaşadığı bir şehir.

Nasıl olmalı da biz bunu dünyaya anlatmalıyız?

GK: Bu çok sesliliği, bu renkliliği ne kadar doğru anlatabilirsek, ne kadar yaygın anlatabilirsek o kadar iyi. Ben yurt dışında yaşamadığım için ne tip bir tanıtım faaliyeti içinde olunduğu, neler yapıldığını da birebir takip etmem çok zor. Ama İstanbul en azından İstanbul’un popülaritesinin günden güne artması çok pozitif bir şey.

İstanbul tanıtımda Türkiye’nin önüne geçecek mi?

GK: Geçti bile. Bence İstanbul kesinlikle Türkiye’nin önüne geçti.

Markalaşma yönünde bir farklılığı var değil mi?

GK: Yüzde yüz.

Çok teşekkürler.

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
VİDEO İZLE
Yorum Yazın