Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

Necla Zarakol; "Doğru iletişim yaparak toplumda çok önemli bir görevi yerine getiriyoruz"

30 Nisan 2012 , Pazartesi 15:32
Necla Zarakol; "Doğru iletişim yaparak toplumda çok önemli bir görevi yerine getiriyoruz"
 

Necla Zarakol; " İnsanların zihin haritasından bir değişiklik yapabilme üzerine oynuyoruz"

 

Nedir siyasi PR? Ne olması lazım? Nerede hata yapıyoruz?

NZ: Siyasi PR en hassas olan alan. Bizim işimiz bütün bu konuştuklarımızdan anlaşıldığı gibi ikna etmek üzerine kurulu. Yani bizim işimizde parayla satın almak veya değiş tokuş vs. yok. İnsanların zihin haritasından bir değişiklik yapabilme üzerine oynuyoruz. Hatta geçen gün bir yerde söyledim; biz eğer güven duygusu yarattıysak, o ürüne bir sevgi, o markaya bir ruh kattıysak, insanların satın alma kararını değil ama ikinci defa o mağaza gitme kararını etkileyebiliriz. Bunun için ticarette bu kadar önemli olan şey siyasette daha fazla önem taşıyor.

İnsanların kalbini kazanmak, insanları doğru bir projeye davet etmek çok önemli bir şey. Diyelim ki bir siyasi parti liderini, insanlara salonda bir alanda, sahada yağmur altında bekleteceksiniz.  Niye gelsin insanlar oraya? Biz ancak onların kalbinde bir kıpırtı yaratacak bir şey sunuyor olmalıyız. Ama boş vaatler, gazetelerde yer alan başlıklar üzerinden yürüyen bir iletişim anlayışı var. Burada hata var bence. Büyük büyük konuşmak, insanları, doldurulmuş kıtaları meydanlara toplamak, kürsülerden haykırmak, bağırmak, çağırmak bir getiri sağlamıyor, insanlar ya gücün peşinden gidiyor ya da “ben bu siyasi partiyi desteklersem belki engellilere bir şey sağlarım veya işsizliğe bir çare bulurum” peşinden gidiyor. Yani ikna ediyor olmak lazım. Bunu doğru yapanlar kazanacaklar diye düşünüyorum. Ben artık ilgilenmiyorum bu alanla.

Necla Zarakol; "Krizleri yönetme becerisinden çok krizleri önleme becerisi önemli"

Kriz iletişiminden bahsedersek,her alanda kriz aniden doğabiliyor değil mi?

NZ: Krizleri yönetme becerisinden çok krizleri önleme becerisinin önemli olduğunu düşünüyorum.  Ben eskiden böyle düşünmüyordum ama son 10 yıldır karşılaştığımız krizler, kendi şirketimle ilgili de, hep böyle senaryolar üzerinde çalışmanın gerekli olduğunu ortaya koydu.

Örneğin 2001’de ekonomik kriz yaşadığımızda benim müşterilerim yerel müşterilerdi ve az sayıda müşteriyle çok iş yapıyorduk. Ama kriz beni ve şirketi perişan etti. Dedim ki o zaman şirketin portföylünü büyüteyim, bütün yumurtaları tek sepete koymayayım, farklı sektörlerde çalışayım, farklı müşteriler alayım. Bu bir kriz senaryosuydu ve 2008 de kriz bizi hemen hemen hiç etkilemedi.  Böyle demek lazım. Müşteriler içinde yeni ilk başladığımız bütün müşterilerimiz için uzun uzun konuşuyoruz, ne olabilir? Üretim yapıyorsa, üretim hattındaki bir bozukluk olabilir, satış zincirinde bir problem olabilir, çalışanlarla ilgili sendikal sorunları olabilir. Bunların hepsini önceden belirliyoruz ve hepsine senaryolar hazırlıyoruz. Bu senaryolarla çalışmaya başladığınız zaman karşınıza çıkan her şey çok daha kolay yönetiliyor.

Şimdi en büyük kriz alanı sosyal mecra. Onunla ilgili de tedbir aldık. Bir sosyal mecra ekibimiz var. Geleneksel mecrada bir şeyle karşılaşmazsak bile sosyal ağlar üzerinden gelebilecek olumsuzlukları da hemen anında görüyoruz, önlem alıyoruz, müşterimizin önlem alması gerekiyorsa onu uyarıyoruz. Böyle çalışıyoruz. Yani krizlerden de korkmuyoruz diyebilirim.

Meslek hayatınız boyunca bugüne kadar yaşadığınız en kötü şey ve en güzel olay nedir?

NZ: En kötü şey, 2001’de, o krizde, internet servis sağlayıcısıyla çalışıyorduk. Batınca buradaki servis sağlayıcılar da çok etkilendi. Neredeyse tek müşteri gibiydi şirketimizde. Çok hızla kapanınca çok ciddi sorunlar yaşadım. Hakikaten tahsilat yapamadık, vergi borçlarımız oluştu vs. vs. O çok kötü bir dönemdi. Aşağı yukarı iki yıl kadar sürdü. Ama onda da böyle bir krizin gelebileceğini öngörmüştüm fakat zamanını iyi hesaplayamamıştım. Hemen yeni müşteriler soktuk, ama arada ciddi maddi problemler yaşadık. Hiçte saklamıyorum bunu.

En güzel şey nedir? Hiç bilmediğim üniversitelerden, hiç gitmediğim yerlerden, zaman zaman “siz her soruya cevap veriyormuşsunuz, bilgilerinizi paylaşıyormuşsunuz” gibi mailler alıyorum. Bu güzel bir şey, demek ki etrafta benimle ilgili böyle iyi bir şey dolaşıyor. Bunları duymak en büyük ödül. Şimdi İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde ders veriyorum bu sömestrde. Orada kimi davet edelim diye anket yapmışlar. O ankette benim adım çoğunlukta çıkmış. Son zamanlarda birkaç tane stajyer almıştım. Bir tane de çalışanımız var. En büyük keyif bu herhalde. İnsanın işiyle ilgili bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi?

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
VİDEO İZLE
Yorum Yazın