Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

Ahmet Pura; "Bir yönetici, reklam ve halkla ilişkiler çalışmalarından güven bekler"

11 Mart 2013 , Pazartesi 15:03
Ahmet Pura; "Bir yönetici, reklam ve halkla ilişkiler çalışmalarından güven bekler"

Ahmet Pura; "Birbirine dokunmayan sektör temsilcilerinin iş verimliliğinin olması mümkün değil"

Buna acaba biraz yöneticilerin çok daha farklı rolleri üstlenmesi, daha yoğun bir çalışma ortamının içinde bulunması, ekiplerin daha genişlemesi neden olabilir mi? İşlerin devredilmesi... Çünkü artık genel müdürlere bütün sektörlerin ulaşması çok zorlaştı.

AP: Ben size mail attığımda veya telefon ettiğimde anında sizinle iletişim kurabiliyor muyum?

O konuda da aslında ben çok sıkıntılıyım. Maile dönülmemek, telefona dönülmemek, bunlar da iş hayatında çok yaygın konular oldu artık.

AP: Sektörleri zora sokan bu. Benim sizinle iletişimimde bunlar olmadığı için ilişkiler çok sağlıklı gidiyor. Geçen ay İstanbul Üniversitesi'nde bir söyleyişi davet ettiler gittim, 110 - 120 civarında öğrenci vardı. Konu bir anda kilitlendi, iletişimsizliğe geldi. Diyorlar ki, telefon ediyoruz telefonumuza çıkmıyorlar, sms atıyoruz cevap vermiyorlar, mail atıyoruz cevap yok. O da bir birey. Yarın ona cevap vermeyenlerden daha büyük olma olasılığı var.

Kesinlikle. Orada oturan kişi yarın orada oturmuyor olabilir. Çok örnekleri var bunların.

AP: Yani ben dokunmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hep söylüyorum, tüketici ilişkilerinin dokunmanın da geçtiğini, sarılma döneminin başladığını söylüyorum. Birbirine dokunmayan sektör temsilcilerinin iş verimliliğinin olması mümkün değildir.

Ahmet Pura; "Doğrudan pazarlamada direkt bir yerlere ulaşmanın yolunun direkt olarak bulunması gerekiyor"

Doğrudan pazarlamayı da siz çok ilgili olduğunuz ve önem verdiğiniz için sormak istiyorum, kendi işinizin de bir parçası, Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği'nin kuruluşunu gerçekleştirdiniz;  doğrudan pazarlamanın kuruluşların hızlanmasında, ürünlerinin halka ulaşmasında veya hedef kitle ile buluşmasındaki rolü nasıl? Bu pazar da çok daha fazla büyümeye dönük değil mi?

AP: Yakınımızda doğrudan pazarlama ile ilgilenen çok arkadaş var, onlardan zaman zaman bilgiler alıyorum, ben birebir içinde değilim, ama çok önem veriyorum. Çünkü benim bu sene sektörde 40. yılım, bir kırk yıl daha gider inşallah.

İnşallah. Daha çok öğrenecek şeyimiz var sizden.

AP: İnşallah. İlk günkü öğrendiklerim bugün hala geçerli, öğrendiğim büyüklerimin bir bölümü rahmetli oldu Allah rahmet eğlesin. Ben doğrudan pazarlamanın adı üstünde, direkt bir yerlere ulaşmasının yolunu direkt olarak bulması gerektiğine inanıyorum. Yani doğrudan pazarlamanın içindeki enstrümanlar neyse, yollar neyse nihai tüketiciyi hedef alan bir iş kültürüdür. Nihai tüketici saygı görmeyi bekliyor, mektupla da, telefonla da, mesajla da, dokunarak da. Bunların hepsini sağladığınız zaman reklamverene en büyük katkıyı sağlayacaksınız demektir. Ama orada bence bir örgütsel sorun var. Yüz binlerce noktaya gidiyorsunuz dayanıksız tüketim ürünlerinde ve bu beyaz eşyada da elli bin nokta diyelim Türkiye genelinde, ulaşamadığınız da bir sürü yerler var, ama ulaştığınız yerlerde temsil ettiğiniz markayı hissederek tüketiciye hissettirecek çalışma arkadaşlarınızın olması lazım. Ama acımasız dünya o kadar büyüdü, rekabet o kadar hırçınlaştı ki, yeterli eğitimi vermediğiniz takdirde tüketici ile ilişkide mutlaka aksaklıklar oluyor. O da reklamverenin beklentisini sağlamıyor. Onun için özellikle doğrudan pazarlamaya yönelik, sektörel hizmeti kimler verip nasıl dernekleşmişlerse, burada hem etik değerler konusunda hem tüketiciye gittiklerinde tüm yol boyunca yapmaları gerektiği konusunda, bütün çalışma arkadaşlarının en iyi şekilde yetiştirilmesi gerekiyor.

Aslında genel müdür fabrikada üretimi yaparken, ben markette karşılaştığım arkadaşımla markayı birleştiriyorum. O kadar iyi olması lazım ki marka algısını doğru tanıyabilelim.

AP: Çok net bir şey söylediniz, tüketici o insanı şirketin temsilcisi, markanın sahibi diye görüyor. O nedenle sektörün sorunları çok, ama bunu eğitimle, iyi eleman seçerek, iyi denetleyerek, iyi raporlama yapanların da sektörde farklılık yarattıklarını görüyoruz.

Ahmet Pura; "Dijitalde çılgın büyüme, kontrolsüz büyüme var, sonunda geriye olumsuzluk dönme ihtimali çok fazla"

Benim en sevdiğim konuya geliyoruz, dijital hayata. Siz Reklamverenler Derneği'nin başkanlığının yanında bir de IAB Türkiye’nin, başkanlığını üstlendiniz. Sonrasını sizden dinleyelim ne oldu? Bu sektör hızla büyüyor, nasıl kontrol edilecek? Ne yapmalıyız? Kuruluşlar ne yapmalı? Markalar ne yapmalı? Yöneticiler bunun neresinde? Çalışanlar nasıl eğitilecek ve kendini geliştirecek? Çok yönü var değil mi?

AP: Biraz fazla yönü var. Ben de çok seviyorum bu konuyu. Her ne kadar IAB'deki arkadaşlarıma biran önce beni bırakın desem de, onlarla beraber çok mutlu olduğumu ben kendim de hissediyorum.

2012'nin birinci yarısının sonunda, bütün dünyada dijital mecra 7.2 büyümüş, Türkiye'de 34.4 büyümüş. Dünya dediğim yerde dijitale üç sene önce girenler de var, on sene önce girmişler de var, ortalama pek saptırmaz. Türkiye'de şöyle bir sakatlık var; Türkiye'de 2006 yılı ile ilgili dijital pazarlama iletişimine yönelik veri bulmak mümkün değil, 2007'de başlamış veri toplanması. 2007'de veri toplamasına yeni başlanmış bir sektör, 2016'da ikinci mecra olacak. Nasıl bir devinim bu? Nasıl uyacağız buna? Hangi lodosun hangi fırtınanın içinden kimler nasıl tutunarak gidecek?

Benim dijital sektörün emekçilerinden biri olarak gördüğüm bir tehlike var; çılgın büyüme, kontrolsüz büyüme, sonunda geriye olumsuz dönme ihtimali çok fazla. Kuralları yok. Kuralların nasıl konacağı konusunda dünyada da çok bilgi yok. Ama bizim şansımız var 2006'da verisi olmayan sektörün kurallarını koymak daha kolay. Ben her bulunduğum oturumda, dijital sektör ile ilgili ilk konuşmaya başladığım yer, denetimsizlik ve bu denetimsizliğin denetimli hale dönüşmesi için ne yapmamız gerektiği yönünde. Çok ses var. Çok ses bizi bir yere götürmeyecek. Ama özellikle bu konuda denetimsizlikten kastım reklamlara yönelik tabi ki. Öyle reklamverenler var ki, ben bunu biliyorum ve iddia ediyorum, bilgileri ve haberleri olmadan illegal sitelere reklam veriyorlar ama bilmiyorlar. Niye? Çok net değil olay, günlük o kadar hızlı yaşanıyor ki. Birileri biliyorlar ama bilen birileri de başkalarına bildiremiyor.

Özellikle yasa yapıcı ve sektörlerin birleştiği dernekler bunu süratle sağlarlar diye düşünüyorum. Biz bu yönde bir takım girişimlerde bulunuyoruz, özellikle Avrupa'ya entegre bir denetime geçmeye yönelik yeni çalışmalar içinde günlük olarak varız. Ama mesela hem denetimsiz yasal olarak, hem kârsız. Bu sektör üç gün sonra olmayabilir diyemeyeceğim ama emek veren herkesi mutsuz hale getirebilir. Çünkü iş kurma nosyonu olmayan insanlardan bile kapı aralarında, mahalle aralarında kurulmuş şirketler var.

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
VİDEO İZLE
Yorum Yazın