Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

Canan Noyan: "Halkla İlişkiler yaşamdır..."

1 Ağustos 2011 , Pazartesi 11:08
Canan Noyan: "Halkla İlişkiler yaşamdır..."

"Yine iletişim disiplinlerinden bir meslek seçerdim"

Halkla İlişkiler mesleği, size ne ifade ediyor? Neden bu mesleği seçtiniz? Nasıl bir yoldu? Geçen zamanı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında ben halkla ilişkileri, üniversite sınavında puana bağlı olarak seçmiş bulundum. Maalesef ülkemizin gerçeklerinden biri. Ama bende her meslek için geçerli olan üç şey vardı; biri AZİM, diğer ÇALIŞKANLIK, ve üçüncüsü de DİSİPLİN. Bu üç disiplin sayesinde bende geleni iyi karşılama diye bir şey de var. Evet, bu dalla ilişkim oldu ve bu dalda en iyi olmak, en iyi şekilde hizmet vermek amacıyla işe başladım. Büyük şanslarım oldu, bu mesleği başlatan kişilerle beraber çalışma imkânım oldu. Bu çalışma imkânına kavuşan ama bunun keyfine varamayan bir insan değilim. Çok büyük keyif alarak, bir takım çıkarımlar yaparak mesleğime devam ettim. Dolayısıyla kendimi bu yönde sanki bir ilk, bir tek gibi özümsüyorum.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olduğum sene hocamız Alâeddin Bey beni A&B’de çalışmaya davet etti, dolayısıyla A&B’ye girdim. Çalışmaya başlamadan önce de, benim babamdan dolayı Betül Mardin ile bir tanışıklık olduğundan beraber bir görüşmeye gittik. Hakikaten yapılmaması gereken her şey vardı o gün görüşmede; üstüm, saçlarım, kıyafetim yanlış, yanımda annem… ama Allah yardım etti yola devam ettik.

A&B’de bir dönem çalıştım. Hakikaten çok şey öğrendim, çok farklı iki disiplinle çalıştım. Ama her iki disiplini de çok büyük keyfini çıkararak, özümseyerek çalıştım. Daha sonra Betül Mardin ile yola devam ettik. Kendisi hakikaten çok büyük bir hanımefendi ve çok iyi bir insan. Yani bana ticarette insanlığın, nezaketin, hanımefendiliğinde geçerli olduğunu hep hatırlatmış ve önüme koymuş bir kişidir. Tabii bana kattıklarını mesleki anlamda söyleyemeyeceğim. Bana kattıkları çok fazla şey var. Ben de iç disiplinimle ve “Bunu da yapabilirim” ile basamakları yavaş yavaş çıktım. Şu anda ilk şirketimizi kurulalı 27 sene olmuş, iyi bir noktadayız, farklı bir noktadayız; duruşu, çalışma ilkeleri, vizyonu, misyonu olan bir şirketiz. Bundan da çok büyük gurur duyuyorum.

Yeniden bu mesleği seçer miydiniz?

Ben uslanmaz bir öğrenciyim. Her konuda her gün bir şey öğrenmek peşindeyim. Dolayısıyla mutlaka iletişim sektöründe bir iş yapardım. Ama belki halkla ilişkiler değil de onun yan elemanlarından, yani entegre iletişimin diğer üç sac ayağından birinde görev alırdım. Hani daha zenginleştirip işi, daha iyi renklere kavuşturmak, daha öncü olabilmek için.

Bu süreçte, 27 yılda neler yaşadınız? En kötü, en güzel hatıram diyebileceğiniz neler var?

En kötü ve en güzeli bir arada anlatayım. Nedenleriyle anlattığım zaman ilginç gelecek size. Le Figora gazetesinin 125. Kuruluş yıldönümüydü ve transatlantikle Türkiye’ye geliyorlardı. Onları Antalya’da karşılıyoruz sonra da Kuşadasına gidiyoruz. Efes harabelerinde, geminin içinde “Komedi Fransez” bir temsil veriyor. Daha sonra İstanbul’a geliyoruz. İstanbul’da da Hıdiv Kasrı’nda ve resim heykel müzesinde iki farklı davetimiz var. İnanılmaz yoğun programa sahip bir üç günümüz vardı. Çok ciddi sorunlar geldi başımıza.

Ben o zaman hakikaten küçücük bir kızdım ama bana çok büyük yardımları oldu. Örneğin Antalya’ya gittiğimizde, ben izni almış olmama rağmen İl Kültür Müdürlüğü’nün izni unutup yağlı güreşlere Aspendos’u tahsis ettiğini gördüm. Hâlbuki bizim orada bir etkinliğimiz vardı. Yağ kokusunun ve tonlarca kumun oradan çıkarılması tahmin edersiniz ki bir gün içinde olması çok zor. Çok büyük zorluklar çektim. Fakat yılmadık. Yılmamanın ne kadar doğru olduğunu da o işte öğrendim.

Bundan sonraki özel hayatımda ve profesyonel hayatımda yılmamayı, azmetmeyi çok iyi öğrendim. Belediyelere gittik, arazözler aldık, Aspendos’u yıkadık ve yetiştirdik. Sonra başımıza daha büyük sorunlar geldi. Efes Harabelerine gittiğimizde devlete borçlu olduğu için elektriği kesilmişti, açtırdık. Selli yağmur geldi başımıza. Bu işten çıktığım zaman hem iş düzgün bittiği için keyfini yaşadım, hem de bir doktoraydı benim için. Hem kendime güvenim daha fazla geldi. Hem de azmin, pozitif olmanın, yapıcı olmanın ne demek olduğunu o sene öğrendim. Bu çok eski bir hikâye olduğu için de bunca sene yanımda, cebimde hep devam ettirdi beni ve eminim bir noktaya gelmeme de sebep oldu.

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Medya
GALERİ
VİDEO İZLE
Yorum Yazın