Siz İstanbul Festivalinin açılışında yer aldınız mı?
BM: İstanbul Festivalinde bir uçakla Ankara’ya giderken Nejat Bey’le beraber oturdum. Nejat Bey de bana festivali anlattı. “Böyle bir şey yapmak istiyorum, bunun için Ankara’ya gidiyorum” dedi. Çok güldüm. Festival yapacağını, uluslar arası olacağını söyledi. Aradan bir kaç sene geçti ben Londra’da çalışıyorum, buraya geldim bir şey için, telefon etti; “Sizi ziyaret edebilir miyim?” diye. “Hayrola” dedim ben, “bizim konuştuğumuz şey oluyor, Bunun açılışı için geldim sana. 3 hafta burada olursan bunun açılışını beraber yapalım” dedi. Bende hayhay dedim. Daha sonra “Kaç para veriyim sana?” dedi, o sırada oğlum liseye giriyordu ve ilk taksiti gelmişti bilmiyorum 500 lira bir şeydi, “Onu ödersin” dedim, “Tamam” dedi. Açılışı yaptık ve parayı gönderdi, oğlum da okula girdi.
Bakar mısınız? Benim söylemek istediğim şu, paramız yok festival yapıyoruz, bir sürü insan, orkestralar geliyor dışarıdan, bu festivali nasıl tanıtacağız? 35 bin tane broşürü şahsen ben dağıttım. O zaman sakat değilim ve bütün seyahat acentaları, bu gibi yerler Taksim civarındaydı. Nişantaşı’ndan çıkardım ben, yürüye yürüye hepsini gezerdim; “İstanbul festivali, bunu okuyun, çalışın, müşterilerinize söyleyin” derdim. Sonra aklıma bir şey geldi, Yeşilköy’de Atatürk Havaalanı’nda turistler içeri girdiği zaman bir polis vardı damga vuruyor, onun önüne koydum broşürleri, adam her pasaportun içine koyuyor. Böyle böyle tanıttık.
Sonra ben Londra’ya gittim bir konsere gideceğim, BBC ile de çalıştığım için BBC davet etti. Windsor Sarayı’nda bir şeyler içtik, oradan da konsere gideceğiz. Birden bire bir adam kalktı ve dedi ki, “Marks & Spencer’a çok büyük teşekkür borcumuz var. Çünkü onlar bütün bu konserin parasını ödediler, onlar sponsor oldular” dedi. Ne? Döndüm dedim ki “Marks & Spencer ne alaka?” dedi ki, “Böyle bir şey var, biz de yeni başladık. Bütün büyük olaylardaki harcamayı birisi ödüyor, biz de onun adını koyuyoruz”. Geldim ve Aydın Gün Bey ile derhal Nejat’a gittik. “Nasıl isteriz iş adamından hepsi arkadaşlarım” dedi; “Sen istemiyorsun ben istiyorum” dedim. İlk veren Jak Kamhi, ikinci veren Alarko. Onlardan başladık. Ne diyorsunuz?
Bugünkü gelinen noktaya bakın
Gençler için ne tavsiyede bulunursunuz?
BM: Genel kültür çok önemli. Bakın her taraf kitap. Ben kitap okurum, çok konuşurum, bir de tanıştığım insanları unutmamaya çalışırım. Örneğin Ferit Edgü. Ferit Edgü’nün sanatla o kadar büyük bir kültürü var ki, kitap gibi adamdır, onla konuşursun, onu ziyaret edersin. Yani kültür çok önemli.
Ben bir dersimde Hannibal’dan bahsettim öğrenciler tanımadılar, çok üzüldüm, nasıl anlatayım dedim Kartaca dedim onu hiç anlamadılar şok oldum şok.
Çünkü gençler gazete okumuyorlar.
BM: Çünkü Hannibal burada (Nişantaşı) gömülü, onun da farkında değiller. Adam orada gömülü, adamın önünden geçiyorlar. Bu kültür çok önemli.
