Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

Ortak'lığa Değer

6 Eylül 2011 , Salı 10:57
Ortak'lığa Değer

Günümüzde toplumlar, sosyal sorumluluğu yalnızca bireylerden değil, kurumsal şirketlerden de bekliyor. Bundan dolayı şirketler için artık sadece iyi ve kaliteli ürün üretmek yeterli olmuyor, bir şirketin başarısı şirket vizyonunun bir parçası olarak geliştirdikleri kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle ölçülüyor.

Peki, herkesin apzına pelesenk olmuş kavram nasıl bir çerçeve içinde şekilleniyor? Geleneksel anlamda, kurumsal sosyal sorumluluk (KSS), bir şirketin ekonomik faaliyetleri sırasında elde ettiği kazancın bir kısmını topluma aktarması ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesi olarak anlaşılıyor. Fakat, tıpkı küresel ekonomik değişiklikler gibi KSS kavramı da artık geleneksel sınırlarının ötesinde bir şekilde tanımlanmaya başladı. Yeni kavramlar ve tanımlar ortaya atılıyor. Kısacası KSS ideolojisi büyük bir değişim yaşıyor.

Ortak değer yaratma...

Bunlar arasında en fazla öne çıkanı "ortak/paylaşılan değer" kavramı. Kavram ilk olarak Michael E. Porter ve Mark R. Kramer tarafından ortaya atıldı. 2006'da yayınladıkları "Strateji ve Toplum" isimli Harvard Business Review (HBR) makalelerinde iki düşünür KSS ile firmaların rekabeti avantajı arasındaki bağlantıyı vurgulamışlardı. İkili, toplumsal beklentilerin ve iş dünyasının öneliklerinin entegre edilmesi anlamına gelen kavramı, Şubat 2011'de yine HBR'de yayınladıkları "Paylaşılan Değer Yaratma (Creating Shared Value)" adlı makalelerinde detaylandırdılar. Porter ve Kramer, ortak değer kavramını, ekonomik değer yaratırken, aynı zamanda toplumun gereksinimlerini gözeten değerler yaratma, bu sürece bu gereksinimleri karşılayan değerleri dahil etme olarak tanımlıyor. KSS projelerinin, hayırseverlik ve bağışın ötesine geçip, ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilirliğini sağlayacak bir konuma gelmesi öngörülüyor.

Yazarların çarpıcı bir iddiaları var; "Şirketin amacı artık yalnızca kar etmek olarak değil, ortak değer yaratmak olarak yeniden tanımlanmalı. Bu tanım küresel ekonomideki inovasyon ve verimlilik anlayışını sürükleyecek bir sornaki dalga olacak. Aynı zamanda kapitalizmi ve onun toplumla ilişkisini de yeniden biçimlendirecek. Hepsinden önemlisi, ortak değerin nasıl yaratılacağını öğrenmemiz, iş dünyasının yeniden meşrulaştırmak konusundaki en iyi şansımız olacak."

"Türkiye KSS çöplüğü gibi"

Dünyada KSS politikaları değişiklik gösterirken Türkiye'de bu konunun uzmanları burada yapılan KSS çalışmalarının genellikle hayırseverlikten öteye gitmediğini savunuyorlar. Halkla ilişkiler ajansı Time PR'ın Kurucusu ve Ajans Başkanı Sevda Solak, "Ortak değer teorisini sadece kar elde etmeye odaklanan bir kurum için yapılan işi meşrulaştırmaya yönelik iyi bir fırsat olabilir" diye yorumluyor. Ona göre Türkiye, KSS açısından proje çöplüğü konumunda. KSS zihniyeti, yönetim anlayışı içinde yerini bulmamış, sürdürülebilir yanı olmayan projelerde hayat bulan bir anlayış olarak varlık gösteriyor. Oysa kurumların sürdürülebilir rekabet üstünlüğü için iş stratejileri ile bütünleşmiş KSS politika ve projelerinin olması büyük önem taşıyor. Solak, KSS konusunda Türkiye'deki şirketler açısından en tepeden en uca kadar bu değeri görüp içselleştirmedikçe gerçek sürdürülenbilir bir uygulamadan söz etmenin mümkün olmadığını düşünüyor.

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Yorum Yazın