“Staj konusu, fakülteler nezdinde çok ciddi şekilde ele alınmalı…”
Staj imkanı gençler için nasıl yaratılacak?
SG: Staj, bazı iletişim fakültelerinde zorunlu, bazı iletişim fakültelerinde zorunlu değil. Ama 4 yıllık lisans programını okuyan bir iletişim fakültesi öğrencisinin, bu dört yıl içinde minimum iki stajı tamamlamasını biz eğitimciler çok yararlı görüyoruz. Neden yararlı görüyoruz? Çünkü bir iletişim öğrencisi mezun olduktan sonra çeşitli alanlarda faaliyet gösterebilir, çalışabilir; gazete, medya dünyasında olabilir, ajansta, kurum dünyasında olabilir, reklam alanında, halkla ilişkiler alanında çalışabilir.
Öğrenci açısından baktığımızda aslında ne kadar çok staj yaparsa, öyle bir imkanı yakalarsa, o kadar çok ileride hangi alanda çalışacağı ile ilgili sağlam bilgi sahibi olabilir. Ancak bu konuda biz öğrencilerimizi çok desteksiz bırakıyoruz. Yani ben hatırlıyorum Boston Üniversitesi’nde masterımı yaparken, staj programıyla sorumlu akademisyen, o dönem bizim fakültemizde ders veren en kıdemli hocalarımızdan biriydi. Yani Boston Üniversitesi öğrencilerinin staj programı, o fakültenin en kıdemli profesörüne emanet edilmişti. Bu bir anlamda iletişim eğitimi programında staja verilen önemi de gösteriyor.
Benim şu ana kadar staj konusunda gözlemlediklerim; öğrencinin kendi çabalarıyla bulabileceği, çok fazla fakültenin veya sorumlu hocanın işin içine girmediği bir olay olarak görüyorum. Ben bu konunun, fakülteler nezdinde çok ciddi ele alınması gerektiğini düşünüyorum. İletişim dünyasının da, iletişim eğitimi almış ve yakında onlarla çalışacak genç adaylardan yararlanması gerektiğine inanıyorum. Çünkü eskiden iletişim alanında çalışan çoğu kişinin eğitimi iletişimle sınırlı değildi, çok başka dallarda yapıldı. Ama iletişim mezunu öğrencilerin, bu alandaki gerek teorik gerek uygulamayı iş dünyasına göstermelerine bence bir fırsat verilmeli.
Akademisyenler yeni iletişim kurallarına kendilerini nasıl hazırlayacaklar?
SG: Akademisyen sadece bu işi okuyarak ve anlatarak yapıyorsa başka türlü hazırlayacak, fakat akademisyen aynı zamanda bu işin pratiğini yapan kişilerle iletişim içinde oluyorsa farklı şekilde kendini hazırlayacak. Bir iletişim akademisyeninin iletişim sektörü ile çok yakın ilişki içinde olmasını ben yararlı olduğunu düşünüyorum. Bazen çeşitli nedenlerden dolayı, Türkiye’deki bir iletişim akademisyeni bazı konularda kendini geliştirme şansını, bir sektörde çalışan bir iletişim profesyoneli kadar yakalayamıyor. İşin bir de maddi boyutu da oluyor. Doğal olarak ben bir akademisyenin kendisini okuyarak, konferanslara kongrelere katılarak geliştirebileceğine inandığım kadar, kendi ülkesindeki iletişim sektörü ile çok yakın ilişkiler kurarak, meslekle ilgili gelişmeleri takip edebileceğine, bu konuyla ilgili çeşitli araştırmalar yapabileceğine inanıyorum.
Çok teşekkürler
