Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

TGC, Silivri Cezaevi'nde!

28 Eylül 2011 , Çarşamba 10:43
TGC, Silivri Cezaevi'nde!

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yöneticilerinden Turgay Olcayto, Ahmet Özdemir ve Gülseren Ergezer Güver, Silivri Cezaevi'nde bulunan Nedim Şener, Ahmet Şık, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'a destek ziyaretinde bulundu.

Dört gazeteci, haklarındaki iddianamelerde doğru, somut, gerçekle ilişkili tek bir iddia bile bulunmadığını vurgulayarak; "Dışardaki meslektaşlarımızü köşe yazarları iddianameleri iyi okusunlar. Dikkatle bakıldığında çok malzeme bulacaklar. Yüzlerce sayfalık iddianamenin içinin bomboş olduğunu, çeliştiğini, terörle, silahla, örgütle ilişki olduğunu gösteren tek satır bulunmadığını görecekler" şeklinde açıklamada bulundu.

Polis eski Müdürü Hanefi Avcı ile gazeteci arkadaşı Ahmet Şık'ın kitap yazmalarına yardımcı olduğu iddiasıyla yargılnan Nedim Şener, "kitap yargılaması"nı anlamanın mümkün olmadığını belirterek şunları söyledi; "Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Bu gözaltılar gazetcilikten değil. Sadece gazetecilikten alınırlarsa basına darbe olur" demişti. Hakkımdaki 134 sayfalık iddianame açıklandı. Şimdi vicdanen, insanen açıklasın; benim silahla, askerle, terörle, örgütle ilişkim olmuş mu? Var mı iddianamede böyle bir faaliyet? Yok. O halde geriye kitaptan başka bir şey kalmıyor. Peki, o zaman Hanefi Avcı'nın örgüt dokümanı denilen kitabı gerçekten örgüt dokümanı ise neden satışta? Neden bu kitabın insanları zehirlemesine izin veriyorlar, örgüt dokümanı ise? Başbakan Yardımcısı Hayati Yazısı da kendi başına gelenlerden sonra "Sadece isimsiz-imzasız ihbarla insanların gözaltına alınıp tutuklanması... Böyle bir ley olmaz. Oluyorsa da doğru olmaz. Eğer öyleyse vizdansızlık" diye konuşmuştu. İddianameden sonra Hayati Yazıcı'ya "Şimdi çıkın ve vicdanın gereğini yapın, burada hak ihlali var" deyin diyorum."

Şener ayrıca TGC'nin ısrarla değişmesini istediği Terörle Mücadele Yasası hakkında da şunları şöyledi; "Gazetecilik faaliyerlerinin örgüt üyeliği ve terör örgütüne yardım ve yataklık sayılmasına imkan veren yasa maddeleri kaldırılmalı. Bu konuda da meslek örgütlerimizin bu yöndeki talebini ilettiği Bülent Arınç'a çağrıda bulunuyorum. Bu haksızlığa, hukuksuzluğa artık son verilsin."

Odatv'de yapılan aramalar sınucu tutuklanan Ahmet Şık da iddianamelerin çok iyi okunmasını istedi. Şık ayrıca daha önce yazdığı mektupta belirtti cezaevi koşullarına da değinerek şunları söyledi; "Burada günler kolay geçmiyor. Çünkü bir komplo sonucu haksız, hukuksuz şekilde içerde tutuluyoruz. Ziyaretçilerimizin dışında sadece Nedim Şener ve Doğan Yurdakul'la görüşebiliyorum. Burada tecrit var. Yasal olarak haftada 10 saat diğer tutuklularla sosyalleşme amaçlı zaman geçirme hakkımız olduğu halde "suç türleri değişik, Can güvenliği sorunu olabilir" diyerek hukuksuz bir gerekçeyle bu hakkı kullanmamız engelleniyor. Burada ayda sadece 9 saat bilgisayar kullanabiliyoruz. Hakkımızdaki yüzlerce sayfalaık iddianamelere, elle savunma yazmak zorundayız. Öte yandan yemekler kötü. Sağlıklı beslenemiyoruz. Cezaevi kantininde satılan ürünlerin dışarıdan getirilmesi yasak. Cezaevi yöneticileri gerekçesini öğrenmek için aylar önce verdiğim dilekçeleri yanıtsız bıraktı. Yasal dayanağını bilmediğim bu kural gereğince iç çamaşırı, çorap, havlu gibi kişisel eşyalarım cezaevine sokulmuyor. Bunları kantinden satın almak zorundayız. Ayaklarımızda mantar oluşturan naylon çorapları, kaşıntı yapan iş çamaşırlarını, kurulamayan havluları satın alıyoruz. Bir yandan da bunların yarattığı rahatsızlıklar için revirden aldığımız ilaçları kullanıyoruz. Spor yaparken şort giymemiz de yasak. Dizimize dek uzanan kapri pantolonlarla spor yapıyoruz. Oysa mevzuatta şortları yasaklanan bir düzenleme yok. Ama serbest de bırakılmadığı için yasak olması seçilmiş. Daha ilgin. olanı, bana ysak denen şort, başka mahkumlara serbest.

İnsanların kendilerine şunun ya da bunun neden yapıldığını anlamayacak durumda bırakılması, sadece kendi zihnine mahkum edilmesi tecrittir çünkü. Dışarıda çoğumuza gereksiz gelecek şeyler döner dolaşır kendini hatırlatır, sonra kendi donunuza gıcık olursunuz."

TGC Yönetim Kurulu üyeleri, Nedim Şener ve Ahmet Şık ziyaretlerinden sonra Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan ile görüştüler. Öyle arasında duruşma salonunda, uzaktan uzağa seslenerek gerçekleştirilen görüşmede Balbay ve Özkan iddianamelerin içinin boş olduğunu belirterek şunlar söylediler; "Bu konuda yazı yazan meslektaşlarımız lütfen iyi okusunlar. Orada somut hiçbir suç yok. Örgüt bağlantısı yok. Burada kaç yldır haksız hukuksuz şekilde tutuluyoruz."

Özkan ayrıca, cezaevinde örgütlenmenin basın mesleğinde ne denli önemli olduğunu anladığını belirterek, "Arkanızda meslek örgütünüz varsa kendinizi sahipsiz hissetmiyorsunuz" dedi. Tuncay ve Özkan tüm gazetecileri örgütlü olmaya çağırırken, 94 meslek örgütünün "Özgür basın varsa özgür toplum vardır" anlayışıyla oluşturduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun çalışmalarıyla kendilerine güç verdiğini belirttiler.



Yorum Yazın