Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön

KADİFEDEN KESESİ MAHALLEDEN GELİR SESİ…

28 Haziran 2011 , Salı 15:12
KADİFEDEN KESESİ MAHALLEDEN GELİR SESİ…
  • Mahalle baskısı, mahalle havası derken AKP’nin dip duygusu sözcüsünü buldu…
  • Medyanın şifre kırıcılarının yeni starı kim?
  • Kenan Evren nasıl “Nitekim Paşa” oldu?

Sivil anayasa tartışmaları, “Aman, bu askerinkinden de beter olacak!” endişesine dönüşünce, özellikle medyanın şifre kırıcıları, “AKP’nin dip duygusu”nun ne olduğunu keşfetmeye yöneldi.

Referans Gazetesi’ne bir röportaj veren AKP’nin Alevi kurucu üyesi Kütahya milletvekili ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından Hüseyin Tuğcu, öyle şeyler söyledi ki…

Tuğcu, din dersinin “zorunlu” olmasını şöyle savunuyor:

“Din dersi zorunlu olmak zorundadır diyorum özellikle. Çünkü, din dersi bir yetenek dersi değildir. Bu çok önemli bir nokta. Bir inanç dersidir, temel derslerden biridir. Yani din dersinde ne var ki zorunluluğu engel teşkil etsin? Dini kavramlardan uzak olan insanlıkların hırsızlık yapması, kapkaççılık yapması çok daha müsaittir.”

Tuğcu, “Bir eğitim sisteminin belli bir giyim tarzı, standardı olmamalı mıdır?” sorusuna ise “Olmalıdır ama bunun türbanla ilgisi yoktur. Bikini tarzında gelen öğrenciler yok mu? Bunu herkes biliyor. Güzel Sanatlar’ın bölümleri var, hepimizin bildiği. Çırılçıplak soyuyorsunuz. Buna sanat diyorsunuz, bunu sanat altında yapıyorsunuz, yani bu mu sadece sanat?” diyerek, hem konu dışına çıktı, hem de dip duygusundan ipuçları vermeye başladı.

Referans Gazetesi ise yakaladığı bu fırsatı kaçırmak niyetinde değildi.

Sorular üst üste gelmeye başladı.

“Nasıl soyuyorlar Güzel Sanatlar’da?”

“Sanat sadece ve sadece kadının soyunması mıdır? O anlamda söylüyorum.”

“Kimi soyuyorlar?”

“Öğrenciyi soyuyorsunuz veya dışarıdan getirdiğiniz bir kişiyi soyuyorsunuz. Diyorsunuz ki, bunun resmini yap, başka bir özellik yok, sadece o.”

“Bu yanlış bir uygulama mıdır?” sorusunda  ise Tuğcu, yaptığı medya kazasını fark etmenin acı freniyle duruyor ve geride lastik izleri kalsa da, “daha ılımlı bir söleme”ye çalışıyor.

“Hayır, doğruluğu yanlışlığı ayrı mesele. Yani bu kadar özgürce, bu kadar yapay bir şekilde olduğu halde, biz hala türbanla uğraşıyorsak bu anlam ifade etmiyor. Nitekim Paşa’yı – Kenan Evren’i kastediyor- hepimiz hatırlıyoruz. Paşa anayasaya 24. Maddeyi koydurdu. Bence Türk halkına en büyük hizmetlerden birini yaptı. 24. Madde din dersleri meselesidir, çok büyük hizmettir.  Fakat Nitekim Paşa’nın en büyük özelliği de – çocuklar dahi bilmektedir ki- o büyük insan çıplak kadın ressamlığı ile tanınmaktadır.”

SONUÇ:

Tuğcu, bir kere bu çıplak kadınların resimlerinin yapılması olayına o kadar takmış ki türban, sivil anayasa, zorunlu din dersleri gibi kavramları dönüp dolaştırıp bu konuya getiriyor.

Biz de neden olduğunu anlamadık… Ama, Tuğcu’nun söyledikleri ile, Pazar günü Hürriyet Gazetesi’nde yer alan İran – Türkiye karşılaştırması yorum haberindeki Humeyni’nin sözlerinin benzerliği dikkatimizi çekti.

Humeyni, “Bütün sorularımızın sebebi, cemiyetimizdeki ahlaksızlıklardır. Bunların kökünü kazımalıyız,” demiş, bunun üzerine genç mollalar, kitapevleri yağmalamış, gazete bayilerini ateşe vermiş.

Medyanın şifre kırıcılarının bundan sonra kod çözmek için daha dikkatli olacakları kesin.

 

Kaynakça

Azime Acar, Medya Kaza Raporları 1, Sayfa 41, Cinius Yayınları, 2007

www.medyafobi.com

 

 

Yasal Uyarı: halklailiskiler.com sitesinde yayınlanan yazılı ve görsel içeriğin tüm hakları halklailiskiler.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi herhangi bir içeriğin tamamı izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alınan içeriğin bir bölümü halklailiskiler.com’a link verilerek kullanılabilir.
Yorum Yazın