Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
  • Anasayfa >
  • İletişimcilerin gözünden siyasal iletişim…

İletişimcilerin gözünden siyasal iletişim…

16 Nisan 2015 , Perşembe 13:49
İletişimcilerin gözünden siyasal iletişim…

Türkiye’nin gündemi Haziran ayında yapılacak seçimler. Biz de iletişim uzmanlarına siyasal iletişimi sorduk. BG İletişim Ajans Başkanı Bârika Göncü, Zarakol İletişim Ajans Başkanı Necla Zarakol ve Toksü & Chase Halkla İlişkiler Ajans Başkanı Fügen Toksü siyasal iletişim hakkında sorularımızı yanıtladı.

Bârika Göncü; “Rakibin belirlediği çerçevenin esiri olunmamalı”

Necla Zarakol; “Siyasal iletişimin olmazsa olmazı; var olan durumun doğru algılanıp sağlıklı bir plan yapılmasına imkan verecek araştırmalar”

Fügen Toksü; “Siyasi partiler itibar yönetimi kavramını düşünmeli, parti süreçlerine yerleştirmeliler”

Siyasal iletişimin olmazsa olmazı nedir?

Bârika Göncü; oy talep edenlerin öncelikle seçmende bir güven duygusu uyandırması gerektiğini söylerken, bu güvenin temelinde seçmenle kurulacak ilişkide açıklık ve şeffaflığın esas olması gerektiğini belirtti. Göncü ayrıca aday ya da siyasi partinin seçmeniyle kurduğu ilişkiye yatırım yapması gerektiğini, bu ilişkinin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerektiğini söyledi.

 

Necla Zarakol; hangi amaçla yapıldığına bağlı olarak (yerel seçim/genel seçim/aday iletişimi) var olan durumun doğru algılanıp sağlıklı bir plan yapılmasına imkan verecek araştırmaların önemine dikkat çekerken bu araştırmaların güncel olduğunun altını önemle çizdi. Kamuoyu araştırması, algı araştırması, daha önceki seçimlerin sonuçları vs. Bu verilere dayanarak bir kampanya tasarlayacak siyasi iletişim danışmanı, onunla birlikte çalışacak iletişim uzmanları, reklamcılar, sosyal medya uzmanlarının da önemini belirten Zarakol, bu kampanyanın teması olacak kişi ya da siyasi partinin de toplumsal sorunları çözme konusundaki fikirleri ya da programının siyasal iletişim olmazsa olmazı olduğunu ifade etti.

Fügen Toksü; ikna edici ve güvenilir lider siyasal iletişim için önem taşırken, siyasi iletişimde sürekliliğinde önemini vurguladı. Toksü, siyasi parti yöneticilerinin iletişimi, seçmene ulaşmak ve kamuoyu oluşturmak için en önemli yönetim alanı olduğunu görmeleri gerektiğini ve bir strateji çerçevesinde 365 gün ve yıllar sürecek iletişim yönetimi gerçekleştirmeleri gerektiğini söyledi.

Siyasal iletişim stratejisinin kilometre taşlarını nasıl tarif edersiniz?

Bârika Göncü; “Başlangıç noktası, seçmen sorunlarının ve beklentilerinin analiz edilmesi ve bu analizin adayın ya da siyasi partinin vizyonu ve potansiyeli ile örtüştüğü noktaların önceliklendirilmesidir. Aday ya da siyasi parti bu önceliklendirmeye göre mesajları, iletişim kanallarını, araçlarını ve ilgili etkinlikleri içeren kapsamlı bir kampanya planı oluşturulmalıdır, ancak bu plan esnek olmalıdır. Esnek bir kampanya planı, adayın ve siyasi partinin yeni gelişmelere karşı refleks geliştirmesine olanak sağlayacaktır. Kampanya bitiminde ise bir değerlendirme yapmalı, hem seçmenle sürekli/gündelik iletişim hem de bir sonraki kampanya için yönelimler belirlenmelidir” dedi.

Necla Zarakol; “Aslında bu sorunun tam bir karşılığı yoktur.  Çünkü siyasi iletişim stratejisinin yol haritasında bir ana çizgi olsa da, kampanya diğer adayların ya da rakip partilerin iletişiminden bağımsız yürütülemeyeceği için belli programa göre ilerliyor görünse de her gün hatta gün içindeki gelişmelere göre farklı taktiklerle sonuca gitmek durumundadır. Ama kampanyayı yürütenler açısından yol haritası şöyle tanımlanabilir; ‘Araştırma bulgularına göre yapılacak bir durum değerlendirmesi, (rakip kişi ve partilerin analizini de içermeli), kampanyanın lansmanı, programın açıklanması(konu yönetimi-parti ya da adayın programındaki kritik konuların her birinin ayrı yönetimi), haftalık araştırma sonuçlarına göre yapılacak revizyonlar(gündem yönetimi), sosyal paydaş buluşmaları, kampanya takviminde yer alan özel günlerin, özel durumların yarattığı fırsatların doğru kullanılması; basından gelen taleplerin tam zamanlı ve doyurucu içeriklerle karşılanması (bülten, bilgi notu, mülakat). Bu işler bir aksiyon planı içinde takvime bağlanır. Özellikle liderler için ya da büyükşehir belediye başkanları için bir kampanya yürütülüyorsa, illerin yada büyükşehir içindeki ilçelerin dolaşılması programın ana yolunu belirler’” dedi.

Fügen Toksü; “Siyasi parti liderleri partilerini geleceğe hazırlamalılar. İtibar yönetimi kavramını düşünmeli ve parti süreçlerine yerleştirmeliler. Mesajı doğru vermeli, projelerini açıklamalı, seçmeni iyi tanımalıdır. İletişim desteği olmadan istenilen sonucun alınamayacağı bilinmelidir” dedi.

Dijital medyada siyasal iletişim nasıl yönetilmeli?

Bârika Göncü, dijital medyadaki siyasal iletişimin, kampanya stratejisi doğrultusunda şekillenmesi gerektiğini ancak hem dijital araçların hem de bu araçlar kanalıyla iletişim kurulacak paydaşların farklı özellikleri göz önüne alınarak taktiksel uyarlamalar yapılması gerektiğini söyledi. Göncü ayrıca Obama’nın 2008 seçim zaferi ve sonrasındaki benzeri örneklerin, dijital ortamın ve bu ortamdaki paydaşların özgünlüğünü seçmen potansiyeline dönüştürebilen siyasal kampanyaların başarısına örnek olarak gösterdi.

Necla Zarakol, dijital medyadaki en önemli konunun dinlemek olduğunu belirtti ve sözüne şöyle devam etti; “ Bugünkü teknolojik olanaklar, siyasi iletişimin konusu olan kişi ya da partinin hakkında son iki yılda (Twitter iki yıl geriye gidebildiği için bu süre) neler konuşulduğunu, hangi konular ya da sorunlar üzerinde konuşulduğunu, bu kişi ya da partinin hangi eylem ya da söyleminin sosyal medyada olay yarattığını görme fırsatı sunuyor. Dolayısıyla bu  bilgiler ışığında dijital ortamda yapılacak iletişime maruz bırakılacak kullanıcıları soru soranlar (merak ediyorlar ve öğrenmek istiyorlar) negatif ya da pozitif tepki verenler, izlemede olanlar diye sınıflandırıp, etkileşim kurmaya ve gelen tepkilere göre yönlendirmeye çalışmak herhalde sonuç sağlar diye düşünüyorum.”

Fügen Toksü, dijital iletişimde de yine stratejinin önemini vurgularken, burada açık, net, hızlı, doğru, toplumun genelini ilgilendiren konularda ve dijital araçların özelliğine göre hedef kitleleri ile buluşturulması gerektiğini söyledi.

 

Türkiye’deki siyasal iletişim yönetimini nasıl bulunuyorsunuz?

Bârika Göncü, Türkiye’deki siyasal iletişim yönetimi hakkında şunları söyledi; “Türkiye’de siyasal iletişim seçim dönemlerine sıkıştırılmakta, tanıtım/promosyon anlayışı ile yürümekte, seçmenle uzun vadeli ilişkiler kurma ve bu ilişkileri yine uzun vadeli kazanımlara dönüştürme anlayışı benimsenmemektedir. Adayların ağırlıkla parti genel merkezleri ve genel baikanları tarafından belirlendiği bir ortam, adayın seçmen yerine parti otoritelerine yönelik kampanya yürütmesiyle sonuçlanmaktadır. Bir başka önemli eksik de yerel sorun ve beklentilere çözüm sunacak mikro siyasi partilere neredeyse hiç yatırım yapılmamasıdır.”

Necla Zarakol’un Türkiye’deki siyasal iletişim yönetimi hakkındaki görüşleri ise şöyle; “HDP’yi ayrı tutarak söylüyorum. Geri kalan partilerin ve liderlerin bakışına insanları sayılardan ibaret gören bir anlayış hakim. Tepeden bakan ve bize oy vermeye mecbur insanlar böyle yapmalıdır diyorlar.. Yani eğer muhafazakarsanız AK Partiye, Atatürkçü olduğunuzu söylüyorsanız ya da laik sisteme inanıyorsanız CHP’ye ve milliyetçi iseniz MHP’ye oy vermeye mecbursunuz. Bu yaklaşımın içi elbette kendisi olmayanların çok kötü olduğu tezine dayalı. Muhafazakarlara göre diğer partilere oy verenler dinsiz-imansız, CHP’ye göre diğer partilere oy verenler Atatürk düşmanı, MHP’ye göre başka partilere oy verenler vatan haini ve alçak.. Partiler böyle bakınca, iletişim stratejileri de bu hasta düşünceler üzerinde kurgulanıyor. HDP’yi ayırıyorum, çünkü HDP’nin duruşunda bir profesyonel iletişim yaklaşımından çok kendisini anlatmaya, seçmenle tanışmaya çalışan bir  yaklaşım var.”

Fügen Toksü, yeni nesil seçmenlerin eski nesim seçim kampanyalarını istemediklerini belirterek Türkiye’deki siyasal iletişim yönetimi hakkında şunları söyledi; “Siyasi partilerin iletişim yönetimini dönemsel hatırlamaları yıllardır çok ilgimi çeker. Ak Parti iletişime dünden bugüne önem veriyor ve iyi yönetiyor. Bugün gelinen noktadaki başarısı da bunu gösteriyor. Siyasi Partiler çoğunlukla seçim döneminde reklama ağırlık vererek ilerliyor ve seçmeni etkilemeye çalışıyor. Aslında bir oturup düşünseler, kendilerini seçmen olarak görsel empati yapsalar, o zaman seçmenin neden etkilendiğini bulacaklar. Seçmenler de farklı özellikler taşıyorlar, yeni nesil eski nesil seçim kampanyası istemiyor. Yenilikçi ve yaratıcı seçim kampanyaları bekliyorlar. Kendilerine dokunan liderleri ve kampanyaları istiyorlar.”

Türkiye’de ve dünyada siyasal iletişimi karşılaştırdığınızda nasıl farklar görüyorsunuz?

Necla Zarakol, son yıllarda siyasi kampanyalardan uzak durduğunu ve dünyada neler yapıldığını bu gözle izlemediğini belirtirken, geçtiğimiz günlerde Facebook’ta ABD Başkanı Obama’nın bir video izlediğini söyledi. Zarakol sözlerine şöyle devam etti; “ABD başkanı Obama’nın ceketi omzunda Washington sokaklarında dolaştığını gösteren bir film izledim. Geçen hafta da Selfie çubuğuyla neler yaptığını gösteren çok şirin bir başka film vardı. İki filmde de kameranın merceğinin gördüğü alanda bir tane bile koruma görünmüyordu. Yunanistan’da seçimleri kazanan Chipraz’la ilgili yazılanları, haber bültenlerinde gösterilen filmleri ilgiyle ve sempatiyle izledim. Orada bir stratejist bir siyasi iletişim kampanyası var mıydı merak etmedim. Kendisinin ve çevresindeki insanların samimiyeti ve sıcaklığından çok etkilendim. Galiba bizde olmayan en temel unsur bu… Siyasetçilerimiz ve siyasi partilerimiz samimiyetten uzak.. Siyasetçiler son derece uzak, kavgacı, birbirlerinden söz ederken sanki şimşekler çakıyor ve yakınlarında olsak elektrik çarpmasından ölebiliriz gibi duygular veriyorlar. Burada da yine Selahattin Demirtaş’ı ayırıyorum, en sert eleştiriye bile bir espriyle yanıt veriyor. Herhalde bu seçimin bize göstereceği en önemli sonuçlardan biri bu olacak. Halkımız samimiyete prim veriyor mu bunu öğreneceğiz.

Fügen Toksü, siyasal iletişimde dünya ile uyumlu standart çalışmaların olabileceğini ancak halkın profili ve demografik yapısının elbette farklı olacağını belirterek sözlerine şöyle devam etti; “ Bu farklılıklar ise iletişim araçlarında ve iletişim yönetiminde farklılık yaratıyor. Özellikle son yıllarda kullanılan dijital iletişim de yine farklı yöntemlerden biri. Siyasal partiler, topluma kendilerini iyi anlatmak zorunda, ama bunu sadece seçim zamanı değil, süreklilik sağlayacak şekilde yapmalılar. Seçim süreci hem adayı hem de halkı yoruyor. Artık balonlu ve flamalı seçim etkinliğine son verelim. Erkek adayların pudralı fotoğraflarını değil, doğal hallerini görelim.”

Türkiye’deki siyasetçilere siyasal iletişim konusunda tavsiyeleriniz neler?

Bârika Göncü’nün siyasetçilere tavsiyesi şöyle; “Öncelikle, iki kampanya arasında ve kampanya esnasında verilecek mesajların dikkatlice tasarlanması gerekir, mesajların kimi/kimleri etkilemek üzere verileceği önemlidir. Mümkünse, özellikle de kampanya mesajları, hedef seçmen kitlesini temsil eden gruplarla önceden sınanmalıdır. Mesajlar yalın olmalı, sorunu ve sunulan çözümü yansıtmalıdır. Kullanılacak dil ve bu dilin seçmen değerleriyle uyumu da göz önünde bulundurulmalıdır. Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta, rakibin belirlediği çerçevenin esiri olmamaktır, her durumda adayın kendi özgün ve samimi çerçevesini yansıtabilmesi gerekir.”

Necla Zarakol’un siyasetçilere tavsiyesi şöyle; “Başarılı olmak istiyorlarsa, önce kendilerine ve topluma karşı dürüst ve samimi olmayı kabul etmeliler. Eğer bu noktada dururlarsa yapacakları kampanya, harcayacakları para, zaman ve enerjiden sonuç alabilirler.”

Fügen Toksü’nün siyasetçilere tavsiyesi ise şöyle; “Seçimlerin iletişim ile kazanıldığını siyasetçilerin bilmesi gerekir. Bu nedenle de öncelikle iletişimlerini iyi yönetmeliler. Sadece seçim zamanı yapılabilecek bir çalışmanın içinde olmak biraz zor. Adayların kendilerini yenilikçi yaklaşımlara açmalılar. Yenilikçi dünya trendlerini takip edenler arasından siyasetçiler çıkmalı ki, ülkemizin geleceği farklılaşsın.”

 


Medya
GALERİ

Yorum Yazın