Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı Orhan Birgit, uzun tutukluluk süreleri ile tecrit uygulamalarına karşı 3 Mart Cumatesi günü Taksim'de gerçekleştirilecek eylemi desteklediklerini açıkladı.
Birgit tarafından yapılan açıklama şöyle:
Bugün Türkiye’de 100’ü aşkın gazetecinin haklarında devam eden soruşturma veya açılmış olan davalar nedeniyle tutuklu olarak yargılandığı bir ortamda, bir yandan bu meslektaşlarımızın tutukluluk hallerine son verilmesini talep ederken; diğer yandan tutuklu Gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın “tecrit”te tutulmalarına devam edildiğini de derin üzüntüyle müşahede ediyoruz.
Gazetecilere Özgürlük Platformu’nu oluşturan meslek örgütleri olarak, Sayın Adalet Bakanı’ndan gazetecilerin tutuklu yargılanmalarına son verecek bir yasal düzenlemenin hazırlanarak ivedilikle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçirilmesi doğrultusundaki önerimizi bir kez daha vurgulamak isteriz. Özellikle Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tutuklamaya alternatif olarak düzenlenmiş olan “Adli Kontrol” müessesesine biraz olsun işlerlik kazandırılmak suretiyle kolaylıkla hayata geçirilebilecek olan bu yasal düzenleme bir an önce yasalaşarak yürürlüğe konulmalıdır. Aksi takdirde, bugün gazetecilere uygulanan “Uzun Tutukluluk süreleri” ve “Tecrit” uygulamalarının sıradanlaştığı ve bu nedenle 2012 yılı Dünya Basın Özgürlüğü İndeksi’nde 148. Sıraya kadar gerilemiş olan ülkemizde, siyasal iktidar tarafından sıklıkla dile getirilen “İleri Demokrasi” iddiasını, kelimenin tam anlamıyla boş bir masal olmaktan öte bir değer taşımayacağını önemle vurgularız.
Son olarak, tutuklu gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’a tam 1 yıldır uygulanan “tecrit” uygulamasına son verilmesi için ise, hiçbir yasal düzenlemeye ihtiyaç olmadığını ve Adalet Bakanlığı’nın basit bir genelgeyle bu haksızlığa derhal son verebilme imkânına sahip olduğunu da hatırlatmak isteriz. Henüz hakkında verilmiş hiçbir mahkûmiyet kararı olmayan bu tutuklu gazetecilere 1 yıldır, Yasa’da ancak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüleri için öngörülmüş olan “ağır tecrit” uygulamasının dayatılmasını, siyasal iktidarın bu meslektaşlarımıza yönelik intikam ve hıncının bir ifadesi olarak gördüğümüzü ve bu durumun gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin konuyla ilgili yerleşmiş içtihatlarının gerekse hukukun evrensel ilkelerinin ihlali olduğunu belirterek, bu izansız tutuma tevessül edenleri şiddetle kınadığımızı bir kez daha kamuoyunun bilgisine ve takdirlerine sunarız.