İletişim Yayınları’ndan çıkan “Teoriden Pratiğe Kurumsal İletişim” adlı kitaba dair Grup 7 İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Cengiz Turhan, “Danışman Ajanslar Ne İşe Yarar?” başlıklı makale yazdı. Turhan makalesinde şunları belirtti
Üniversitelerde ders vermeye davet edilen birçok meslektaşım gibi ben de sık sık, “anlattığınız konularla ilgili bir kitap önerir misiniz?” şeklinde taleplerle karşılaştım. Yalnız öğrencilerim değil, bize gelen stajyerler, bizde veya müşterimizde işe başlayan yeni mezunlar, İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA) bünyesindeki kurslara, müşterilerimize verdiğimiz eğitimlere katılan iletişim profesyonelleri, ilgilendikleri konularla ilgili derli toplu “temel kitaplara” hep ihtiyaç duydular.
Oysa, anı kitaplarının ötesine geçen yayınlar son on yılda birer birer su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Ancak bunlar ya “işin içindekilere” işin “inceliklerini” anlatan, ya da iletişimin belirli alanlarında derinleşen yayınlardı. Halkla ilişkilere, kurumsal iletişime “giriş” niteliğindeki kitaplarda ise pratikle ilişkinin zayıflığı önemli bir sorun yaratıyordu.
Bu yüzden, elime kurumsal iletişime ”giriş” özelliğini taşıyan, ancak zengin kaynakçasıyla istekli okuyucunun kendini geliştirebileceği yolları ve yönleri de gösteren, teoriye olduğu kadar pratiğe de önem veren bir kitap geçince bunu duyurmak, paylaşmak istedim.
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyeleri Z. Beril Akıncı Vural ile Mikail Bat’ın kaleme aldığı, İletişim Yayınları’nın yayınladığı “Teoriden Pratiğe Kurumsal İletişim” adlı kitap öncelikle iletişim ajanslarının ve kurumsal iletişim profesyonellerinin kullandığı dil ve yaklaşım ile yüksek bir örtüşme düzeyine sahip olması ile dikkatimi çekti.
440 sayfalık kitap 5 bölümden oluşuyor: “Kurumsal İletişimde Tarihsel Art Alan” başlıklı birinci bölümde, kurumsallaşma süreci ile kurumsal iletişimin tanımı ve kapsamı ele alınmış. İkinci bölüm, “Kurumsal İletişimin Temelleri”ne ayrılmış. Kurumsal İletişim Teorileri, Paydaş Kavramı, Kurum Kültürü, Kurumsal Kimlik, Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Kurumsal İmaj, Kurumsal İtibar gibi konular bu bölümde ele alınmış. Üçüncü kısım pratik uygulamalara ayrılmış ve iç iletişim, kurumlarda yazılı iletişimin araçları, kurumsal iletişim uzmanlarının nitelikleri, bilgi iletişim teknolojileri ve proje örnekleri bu bölümde değerlendirilmiş. “Kurumsal İletişimde Özel Alanlar” başlıklı bölüm medya ilişkilerine ve kriz yönetimine odaklanmış. Son bölüm ise “Etik” konusuna ve kurumsal iletişim araştırmalarına ayrılmış.
Kuşkusuz kimi eksiklerden söz edilebilir; ayrıca her bölüm çok daha kapsamlı ele alınabilirdi; ama her kitap bazı tercihler yapmak ve bu tercihler çerçevesinde okunurluğunu muhafaza etmek zorundadır. Bu bakımdan Vural ve Bat’ın kitabı bugüne kadar yayınlanan temel kitaplar içinde en etkili tercihleri yapmış çalışma olarak gözüktü benim gözüme.
Ancak, kitabın bir önemli eksiğinin altını çizmeden edemeyeceğim. Vural ve Bat kitaplarında kurumsal iletişime kurumların penceresinden yaklaşmış ve kurumlardaki iletişim profesyonelleri için bir rehber hazırlamaya çalışmışlar. Bu da onların kurumsal iletişimin önemli bir ayağını oluşturan iletişim danışmanlığı ajanslarını kapsam dışı bırakmalarına yol açmış. Oysa aynı perspektifi koruyarak, kurumsal iletişim dünyasının vazgeçilmez unsurları olan iletişim danışmanlığı ajanslarına/halkla ilişkiler şirketlerine de bu kitapta bir yer ayırabilirlerdi. “Danışman Ajanslar Ne İşe Yarar?” başlığıyla mesela ! :)
Kurum – ajans ilişkisi
Günümüzde, sadece ülkemizde değil bütün dünyada kurumlar bir yandan kendi iletişim takımlarını oluştururken, öte yandan da daha geniş bir tecrübeden ve bilgi birikiminden yararlanmak için danışman ajanslarla çalışmayı tercih ediyorlar. Danışman ajanslar yıllardan gelen birikimlerini, tecrübelerini, farklı sektörlerden bizzat deneyerek derledikleri örnek uygulama portföylerini, akıl ve ruhlarıyla birlikte işin içine kattıklarında, kurumlar daha uzun bir yolu daha kısa sürede ve daha etkili bir biçimde aşabiliyorlar. Bu işin görünen kısmı… Bir de görünmeyen tarafı var.
Bugün ajansların müşteri takımları, şirketlerin kurumsal iletişim departmanlarının bir uzantısı haline gelmiş durumdalar. Sağlıklı bir yaklaşım olmasa da, kurumsal iletişim departmanları günlük işlerinin bir bölümünü danışman ajansların elemanlarına yaptırarak çalışmaları sürdürüyorlar. Hiyerarşik yapı içinde üstlerine kabul ettiremedikleri fikirlerine, yaklaşımlarına geçerlilik kazandırabilmek için danışman ajansların desteğine ihtiyaç duyuyorlar.
Bunlar ayrıca tartışılacak konular. Burada sözünü etmemizin nedeni, kurumsal iletişim departmanları ile iletişim danışmanlığı ajanslarının günümüzde güçlü bir şekilde iç içe geçmiş olduklarının altını çizmek. Bu iç içe geçmişlik nedeniyle kurumsal iletişimden söz eden bir kitapta mutlaka danışman ajanslara da yer vermek gerekiyor. Kurumsal İletişim Departmanları’nın çalışanlarının “bir iletişim ajansından ne beklemelisiniz, birlikte çalışacağınız ajansı nasıl seçmelisiniz, ajanslarla ilişkiler nasıl düzenlenir, ajansın çalışmasını nasıl takip edersiniz,” gibi konularda bilgilenmesinin temel gelişim süreçlerinin bir parçası olduğu her halde çok açık.
Sözlerimi, çuvaldızı kendimize batırarak bitirmek istiyorum: Akademik üretim kaynak ister. Ajans pratiklerinin akademik üretimin kaynakları arasına girmesinin koşulu, pratiğin içindeki profesyonellerin daha fazla makale ve kitap üretebilmesi, bu üretimlerini de yapabildiklerine değil, sektörün ihtiyaçlarına odaklamasıdır. Bu yüzden yazarlara söylüyor gibi gözüktüğüm sözler aslında “yazmayanlara”dır.