Dosya Yükleniyor. Lütfen Bekleyiniz...



Facebook
Twitter
Başa Dön
  • Anasayfa >
  • “Bütün O Sanat” Pera Film’de

“Bütün O Sanat” Pera Film’de

9 Ekim 2025 , Perşembe 18:52
“Bütün O Sanat” Pera Film’de

Pera Müzesi’nin 20. Yılına Özel 20 Filmden Oluşan Program

“Bütün O Sanat” Pera Film’de

Pera Film, müzenin 20. yılına özel hazırladığı “Bütün O Sanat” başlıklı film programında sinema ile farklı sanat disiplinlerinin buluştuğu yapımları beyazperdeye taşıyor. 15 Ekim’de başlayacak ve 18 Ocak 2025’e kadar devam edecek program, 20 filmden oluşan zengin seçkisiyle biyografilerden belgesellere, dans ve müzikten toplumsal hafıza hikâyelerine uzanan kürasyonunu sinemaseverlerle buluşturuyor. Programa iki özel söyleşi de eşlik ediyor.

 

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi Film ve Video Programları, müzenin 20. yılına özel hazırlanan ve 20 filmden oluşanBütün O Sanatprogramıyla sinema perdesini sanatın farklı disiplinleriyle kesiştiriyor. 15 Ekim – 18 Ocak arasında Pera Müzesi Oditoryumu’nda gerçekleşecek gösterimler, sanatseverleri yaşam ile sanat, bireysel ifade ile kolektif deneyim arasındaki bağları keşfe davet ediyor. Programda, sanat tarihine iz bırakan figürlerin yaşamlarını odağına alan biyografilerden, yaratım süreçlerini perdeye taşıyan belgesellere, dans ile sinemanın birleştiği başyapıtlardan sanatçıların içsel yolculuklarını işleyen filmlere uzanan zengin bir içerik yer alıyor.

Sanatın farklı dalları aynı perdede

Müzenin kültürel diyaloğu besleyen kapsayıcı yaklaşımından ilhamla hazırlanan program, sanat temalı 20 filmi bir araya getirirken, bu geniş seçki aracılığıyla fotoğraftan tiyatroya, resimden müziğe uzanan farklı sanat dallarının sinema ile etkileşime girdiği yapımları izleyiciyle buluşturuyor.

Programda, Laura Poitras’ın Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan kazanan belgeseli “Hayatın Tüm Acıları ve Güzellikleri”, dünyaca ünlü fotoğrafçı Nan Goldin’in yaşamına ve Amerika’daki opioid krizine karşı verdiği mücadeleye ışık tutuyor. Giorgio Diritti’nin Berlin Film Festivali’nde prömiyer yapan filmi “Saklanmak İstiyordum”, Antonio Ligabue’nin dışlanmışlıkla örülü, zorlu bir hayat mücadelesi içinden resme uzanan hikâyesini anlatıyor. Miloš Forman’ın sekiz Oscar ödüllü başyapıtı “Amadeus”, Mozart’a karşı kıskançlık ve rekabet duyguları besleyen besteci Salieri’yi merkezine alırken, Derek Jarman’ın “Caravaggio”su ressamın kural tanımaz yaşamını ışık ve gölgenin estetiğiyle aktarıyor. Wim Wenders’in Oscar adayı belgeseli “Pina”, modern dansın en büyük isimlerinden Pina Bausch’un sanatsal mirasına odaklanırken; Carlos Saura’nın “Kanlı Düğün” filmi Federico García Lorca'nın ünlü tragedyasını flamenko aracılığıyla sahneye taşıyor. John Cassavetes’in “Açılış Gecesi” ise bir aktrisin yaşlanma baskısı ve sahne korkusuyla yüzleşerek yeniden sahneye çıkma deneyimini izliyor.

Sanatsal üretime mercek tutmak

Seçkide, sanatçıların üretim süreçlerinin perde arkasına uzanan yapımlar da yerini alıyor. Francis Ford Coppola’nın “Kıyamet” filminin çekimlerindeki kaotik atmosferi gözler önüne seren “Karanlığın Kalbi” ve Bob Fosse’un Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan, otobiyografik öğeler eşliğinde yaratım ile yıkım arasındaki ince çizgide dolaşan müzikali “Ölümün Beşinci Safhası” sinemaseverlerle buluşuyor. Bunun yanı sıra, Coen Kardeşler’in Altın Palmiye ödüllü filmi “Barton Fink”, Hollywood’un perde arkasında yaşananları grotesk bir kara mizahla işlerken; Jean-Luc Godard’ın başyapıtı “Nefret”, sinema dünyasının arka planındaki aşk ve yabancılaşma hikâyesini perdeye taşıyor.

Sinema ile kaydedilen toplumsal ve mekânsal hafıza

Programda sanatın toplumsal ve politik bağlamına odaklanan filmler de dikkat çekiyor. Mati Diop’un Berlin’de Altın Ayı kazanan “Dahomey”i, sömürge döneminde Fransa’ya kaçırılarak orada sergilenen kraliyet hazinelerinin Benin’e dönüşünü takip ederken, Nelson Pereira dos Santos imzalı “Rio, Kuzey Bölgesi”, samba müziği ekseninde besteci Espírito da Luz’un hayat öyküsünü merkeze alarak sınıfsal eşitsizlikleri görünür kılıyor. İranlı yönetmen Ali Asgari’nin ev hapsine alındığı dönemde çektiği, kişisel bir anlatıdan direniş hikâyesine dönüşen filmi “Asit Bulutlarının Üzerinde” ise ülkedeki güncel siyasi koşulları beyazperdeye taşıyor.

Chantal Akerman’ın göçebe bir yönetmenin yolculuğunu anlattığı “Anna’nın Buluşmaları”, ayakta kalmaya çalışan genç bir kadının portresini perdeye yansıtırken, Kogonada imzalı “Columbus” ise modernist mimarinin ortasında tesadüfen kesişen iki hayatı şiirsel bir sinematografiyle anlatıyor.

İki usta yönetmen Pera Müzesi’nde sinemaseverlerle buluşuyor

“Bütün O Sanat” programı kapsamında, zengin film seçkisinin yanı sıra iki kadın yönetmen ise, film gösterimlerinin ardından düzenlenecek özel söyleşilerle yakın merceğe alınıyor.

Yönetmen Berna Gençalp’in ressam Mihri Hanım’ın izini sürdüğü ödüllü belgeseli “Kim Mihri” bu özel seçki arasında yerini alıyor. Türkiye sanat tarihinin öncü kadın figürlerinden Mihri Hanım’ın yaşamını merkeze alan film, sanatçının yurtdışındaki sanat çevreleriyle kurduğu bağları, tarihsel figürlerle temaslarını ve kadın olarak verdiği mücadeleyi beyazperdeye taşıyor. Film gösteriminin hemen ardından, 22 Ekim Çarşamba saat 20.35’te düzenlenecek “Yönetmen Berna Gençalp ile Söyleşietkinliğinde, izleyicilere yönetmenle buluşma fırsatı sunuluyor.

Márta Mészáros’un otobiyografik “Günceler” üçlemesinin (“Çocuklarıma Günce”, “Sevgililerime Günce”, “Anne ve Babama Günce”) gösterileceği seçkide, Mészáros’un siyasal rejim ve tarihle iç içe geçen yaşamını perdeye taşıdığı otobiyografik üçlemenin son filmi “Anne ve Babama Günce”nin ardından Mészáros sineması üzerine bir söyleşi düzenleniyor. “Sevgi Can Yağcı Aksel ile Márta Mészáros Sineması Üzerine” başlıklı söyleşi 9 Kasım Pazar saat 17.10’da gerçekleştirilecek.

Etiketler: pera müzesi 20.yıl


Yorum Yazın